Evet, öyle haykırıyor Üstad Necip Fazıl “Gençliğe Hitabesi”nde:
“Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! Şuurunda bir gençlik...
Halka değil, hakka inanan bir gençlik...
Kökü ezelde ve dalı ebedde bir gençlik...
Yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik...”
Bir başka şiirinde ise “Tohum saç bitmese toprak utansın.” diyordu dava ve aksiyon adamı…
Bir milletin gençliği kesinlikle hafife alınmamalı ve (deyim yerindeyse) bozuk para gibi harcanmamalı… Nitekim “Asr-ı Saadet”e baktığımız zaman “GENÇ” Peygamberin (s.a.v.) etrafında toplananların çoğunluğu “GENÇ” sahabelerdi. Aylık “Genç Dergisi” editörü Sn. M. Lütfi ARSLAN bir sohbetinde gencin tarifini şöyle vermişti: “GENÇ, yaptıkları ile yaşayan değil, yapacakları ile yaşayandır. Yaşı ne olursa olsun insan geleceğe dair umutlarını kaybetmişse ihtiyar’dır. Biz o yüzden 17 yaşında nice ihtiyarlar 77 yaşında nice gençler gördük.”
Evet, “İnsan müteşebbis oldukça dinç, öğrenici oldukça gençtir” idrakinde bir GENÇLİK!
Gençlik, aynı zamanda bir milletin geleceğidir. Gençliği ölmüş bir millet yok olmaya mahkûmdur. Bir başka kelam-ı kibarda ise konuyla ilgili: “Bir milletin geleceğini görmek için müneccim ve ya muvakkit olmaya gerek yoktur, o milletin gençlerinin ne işle meşgul olduğuna bakmanız yeterlidir.” denmektedir.
Egoizmden (Hôdî, Self) uzak bir GENÇLİK!..
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” diyen bir gençlik değil, Sn. Ahmet TAŞGETİREN ağabey’in ifadesiyle: “komşuda yangın varken bana ne diyemeyiz. Bir gün o yangın bizi de sarar” idrakinde bir GENÇLİK!..
İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in:
“Âsım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek” dediği Âsım’in neslini merak eden bir GENÇLİK!..
“Çile”yi, “Safahat”ı ve “Nutuk”u aslından okuyup fehmedebilecek bir GENÇLİK!..
Ve son olarak şu tespiti ters çevirebilecek bir GENÇLİK!..
“Öyle bir gençlik yetiştirdik ki; dedesinin mezar taşındaki yazıyı Kur'an zannediyor. Yanlış yazıldığını bildiği halde tarihini batılının kaleminden okuyor... Öyle bir beyin yarattık ki; 600 yıl hüküm süren atasına ‘O KİM?’ diyor; Çanakkale'de, Polatlı'da omuz omuza çarpıştığı Kürt kardeşine nefretle bakarken bir İngiliz’e hayran kalıyor... Öyle bir toplum kurduk ki; ne özünde kalabildi ne de batılılaştı.”
Evet, “BİR GENÇLİK, BİR GENÇLİK, BİR GENÇLİK...”
“DÜN GEÇTİ, YARIN VAR MI? GENÇLİĞİNE GÜVENME! ÖLEN HEP İHTİYAR MI?” fehiminde bir gençlik temennisiyle…