Türk-Gürcü Üniversitesi Zorunludur

(GürcistanınAhiska Bölgesi, Ahiska Türkleri ve İsdihdam Sorunlar)

 

Prof.Dr.İ.Hamit Hancı

Ahiska Türkleri Lobisi Başkan Vekili

 

Tarihçe:Gürcistan'ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan antlaşmayla Rusya'ya bırakıldı. Bölge, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan'a bağlandı.

Ahıskalı Türkler 14 Kasım 1944'te vatansızlığa sürgün edildi.

Tarihler 14 kasım 1944'ü gösterdiğinde Sovyet Rusya'nın o dönemdeki lideri Stalin, Gürcistan'ın Türkiye sınırına yakın bölgesi Ahıska'da yaşayan Türkleri “2. Dünya Savaşı'nda Rus ordusunda savaşmalarına rağmen”  sadece birkaç saat içerisinde trenlere doldurarak sürgüne gönderdi.

Sovyet askerlerinin“buraya saldırı olacakmış sizi geçici bir süre güvenlikli bölgeye götüreceğiz” yalanı ile evlerinden uzaklaştırılan Türkler, 76 yıldır sürgünde yaşam sürmektedir.

Ahıska'da yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman, birkaç saat içinde, yanlarına eşyalarını almalarına izin verilmeden yük vagonlarına bindirildi. Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Zorunlu yolculukta yaklaşık 17 bin Ahıskalı Türk, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetti. Hayatta kalan Ahıskalılar, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan sınırları içinde bırakıldı.Sovyet yönetimi, kurduğu çalışma kamplarında kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan Ahıskalıları en ağır işlerde çalıştırdı.

Ahıskalı Türklerinin şehirlere yerleşmeleri yasaklandı. Bulundukları yerlerden izin almadan ayrılmama kuralı konuldu, kuralı ihlal eden Ahıskalılar, yakınlarıyla birlikte Sibirya'ya 25 yıllık sürgüne gönderilerek cezalandırıldı. Açlık, salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı daha Orta Asya'nın çeşitli bölgelerinde hayatını kaybetti.

Stalin yönetimi, sürgünün gerekçesini, "Tüm erkekleri Ruslarla cephede olan Ahıskalı Türklerin, 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerle iş birliği yapması" olarak açıkladı. Ancak SSCB'nin dağılmasıyla, gerçek amaç ortaya çıktı. Sovyet kayıtlarına göre, Kırım ve Ahıskalı Türklerin sürgünü, Karadeniz çevresini Türklerden temizlemek amacıyla yapıldığı anlaşıldı.

Uluslararası kuruluşların raporlarına ve çeşitli kaynaklara göre, bugün 550-600 bin Ahıska Türkü vatanlarından uzakta yaşamakta. Ahıskalı Türklerin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.

Ahiska'da  masumane yaşam süren Türklerin,14 Kasim 1944 günü evlerinden zorla uzaklaştırılmaları 76 yıldır süren acıdır insanlık için.

Bugün Ahıska bölgesinde yaklaşık 20 bin kişi yaşasa da, bunların çok küçük bir bölümü Türklerden oluşuyor. Ahıskalı Türklerin çok büyük bir bölümü zorunlu sürgün edildikleri yerlerde veya daha sonra göçtükleri ülkelerde yaşamlarını sürdürüyor.

Bu süre içinde Ahiska Türkleri, Ahiska"ya dönüşü dava haline getirmiştir.

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanarak demokratikleşme yolunda batıya yüzünü çeviren ülkelerin arasında Gürcistan da vardı. Bu nedenle Gürcistan Parlamentosu 04 Mart 1993 tarihinde Avrupa Konseyi’ne özel konuk statüsünde davet edilmesi talebinde bulundu. Avrupa Konseyi 28 Mayıs 1996 tarihinde bu talebi kabul etti.

Sonrasında Gürcistan 14 Temmuz 1996 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini kabul ettiğini deklare etti. Bunu ileri sürerek Avrupa Konseyi’ne üyelik için resmi başvuru yaptı. 11 Eylül 1996 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden (AKPM) Gürcistan’ın başvurusunu değerlendirmesini istedi. AKPM genel kurulunda görüşülen önergede Rusya, Azerbaycan, Ermenistan ile Gürcistan’ın üyelik başvuruları incelendi.  Bu oturumda Rusya’nın tam üyeliği kabul edilirken Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan ın üyelikleri kabul edilmekle birlikte  denetim sürecine alınarak izlenmesi kararlaştırıldı. 

Gürcistan’ın Avrupa Konseyi üyeliği Sonunda 27 Ocak 1999 tarihli Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulunun 4. Oturumunda 8275 sayılı Siyasi Komisyon ve 8296 sayılı Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu raporları doğrultusunda  görüşülerek kabul edildi. Bu karar, 209 sayı numarası ile Ocak 1999 tarihli Avrupa Konseyi Resmi gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Avrupa Konseyi Gürcistan’dan 13 madde 6 başlık ve 15 fıkradan oluşan toplamda 34 maddelik ön koşul öne sürmekteydi. Gürcistan ise Avrupa Konseyi’nin bu ön koşullarını yerine getirme taahhüdünde bulunmuştu.

Ahıska Türklerini ilgilendiren ön koşul; sözleşmenin 10. maddesi “ ii ” bendinin “e”  ve “ “ fıkralarında şöyle belirtilmiştir;

  • “e” fıkrasında; Gürcistan Avrupa Konseyi’ne üyeliğinden sonraki iki yıl içinde Sovyetler rejimi tarafından Yurtlarından sürülen Ahıska Türklerinin (Mesket Toplumunun) yurda dönüşü ve uyumu ile ilgili hukuki bir çerçeve belirlemek, Gürcistan vatandaşlığı hakkı vermek, hukuki çerçeveyi kabul etmeden önce Avrupa Konseyi’ne göstermek, üyelikten sonra üç yıl içerisinde Yurda dönüşü ve uyum sürecini başlatmak ve 12 yıl içerisinde de bu süreci tamamlamayı kabul eder.
  • “ f ” fıkrasında; Gürcistan medyatör (Ombudsman) kanununda gerekli düzenlemeyi yaparak üyelikten 6 ay sonra bir Ombudsman (devlet denetçisi) atayacak, her 6 ayda bir hazırladığı raporunu Parlamento ve kamuoyuna sunacak.

Bu kadar açık hükümler karşısında Gürcistan sadece çalışma yapıyor görünerek oyalama taktiğine devam etti. 5 yıl boyunca bu konuda hiçbir somut adım atılmadığını gören Avrupa Konseyi Gürcistan üzerindeki baskıyı daha da artırdı.

2004 yılındaki Avrupa Konseyi Üye Ülkeleri taahhütlerini İzleme Komisyonu tarafından yazılan raporlar sonucunda Gürcistan daha gerçekçi ve somut adımlar atmak zorunda kaldı. Dönemin Devlet Bakanı GiorgiKhaindrava başkanlığında oluşan Komisyon bazı çalışmalar yürüttü. Bu çalışmalar sonucunda 11 Temmuz 2007 Tarihinde Parlamentodan XX. yüzyılın 40’lı yıllarında sürgüne gönderilen kişilerin geri dönmesiyle ilgili kanunu çıkardı. Bu kanun her ne kadar Ahıska Türklerinin aleyhinde olsa da bunca yıl aradan sonra bir kanunun çıkmış olması önemliydi.

Bu dönemde vatana dönüş umutları artmışken, bahtı kara Ahıskalıların bu umutları 2008 yılındaki Gürcü-Rus savaşına takıldı. Birkaç günlük savaş Ahıskalıların vatana dönüş mücadelesindeki süreci birkaç yıl geriye ertelemişti.

Bu olumsuzluklar ve dönüşe engel olarak algılanan kanunda yer alan birçok bürokratik gereksiz belge engeline ve onca ekonomik külfete rağmen vatana dönüş yapmak için müracaat eden ailelerin sayısı 15 200 olmuştur. Gürcistan ise 15 200 aileden sadece 5 841 ailenin dosyasını kabul ettiğini açıklamıştır.

Daha sonraki yıllarda Avrupa Konseyi nezdindeki çalışmalar sonucunda, Gürcistan 2 bin kadar Rusça olarak verilen dosyayı da kabul ettiğini deklare etmiştir. Fakat bu dosyalar ile ilgili halen somut bir adım atılmamıştır. 

1 Mart 2011 tarihinde Gürcistan hükümeti tarafından dosyaların incelenmesi için bir komisyon kurulmuş, bu komisyonun çalışanlarında 2011 ve 2016 yılları arasında sadece 2 bine yakın kişiye Yurda Dönüş Statüsü ve bunların içinde de sadece 5 yüz kadar kişiye koşullu Vatandaşlık vermiştir. (Vatandaşlık verilen kişiler geldikleri ülkelerin vatandaşlığından çıkış izni belgeleri ile gelme koşuludur)

Ahıska Türkleri, 69 yılın ardından ilk kez 16 Eylül 2015'te memleket topraklarına ayak basabilmiştir.

Avrupa Konseyi Gürcistan üzerinde yaptığı denetimler sonuncunda AKPM’ye sunulmak üzere bir çok rapor sunmuştur. Bu raporların hemen hemen hepsinde Ahıska Türklerinin vatana dönüşü ile ilgili maddeler de yer almaktadır. Ahıskalı Türklerin vatan Ahıska’ya dönüşü konusunda son yıllarda Gürcistan’ın ödevini yapmadığı özellikle yazılan raporlarda altı çizilerek belirtilmektedir.

kendi imkanları ile bireysel olarak gelip yerleşenler, 15 yıla yakındır Ahıska ve köylerinde yaşamalarına rağmen çoğunluğu henüz vatandaşlık alamamışlardır. Hatta birçoğunun ikamet izinleri dahi yoktur. Geldikleri ülke pasaportu ile kendi topraklarında yabancı statüsünde ikamet etmektedirler.(Tarihçe yazımına destekleri için Burhan Özkoşar ve Hayati Başaran a teşekkürler)

 

2011 yılı sonu itibariyle tamamlanmış olması gereken yurda dönüş süreci maalesef henüz tam anlamıyla gerçekleşmemiştir.

Bu durumu Gürcistan’ın bazı yetkilileri Ahıskalıların gelme isteğinin olmadığını çeşitli platformlarda dile getirerek açıklamaya çalışmışlardır. Bu doğruları ve yanlışları içeren bir yaklaşımdır.

Gürcistan hükümeti geri dönüş için çok gönüllü yaklaşmamakla birlikte,  Ahiska Türkleri de istihdam sorunları nedeniyle daha temkinli hareket etmektedirler.

İşte bu makale nin yıllar içinde ki çeşitli versiyonları da bu istihdam sorunu üzerine ele alınmıştır.

 

GürcistanınAhiska Bölgesi, Ahiska Türkleri ve İsdihdam Sorunları isimli makalem İlk kez, Dünya Ahiska Türkleri Birliği (DATÜB)  Meclis Üyesi iken 2012 de hazırlanmış ve yöneticilere de yazılı olarak sunulmuş ayrıca Türk Bilim Dergisinde yayımlanmıştır.

Bu yazı sonradan 2. Ve 3. Versiyon olarak yeniden düzenlenmiştir.

 

 

Neden Türk-Gürcü Üniversitesi: Eylül 2012 başında Sarp sınır kapısından girdiğimiz Gürcistanın Batum şehrinden güneye doğru dağları aşarak Ahiska ya, oradanda normal yolla Tiflis e gittik.

 

Batum-Ahiska arası kuzeyden güneye yaklaşık 170 km olmasına rağmen düzgün bir yol olmadığından 7 saatten fazla sürüyordu. Oysaki yolda pek çok yerleşim birimi mevcuttu.

 

 Genelde Gürcistan, özelde Ahiska birçok etnik , dini, kültürel topluluğun bir arada sakince yaşadığı  yerler.

 

Ahiska bereketli toprakları, boş arazileri, uygun iklimi ile yatırıma ihtiyaç duyan bir bölge. Tüm dünyada Slow City rüzgarları eserken bunun için çok uygun bir yer aslında.

 

Ahiska, ne yazık ki Gürcistanın da en ihmal edilmiş bölgesi.

 

Halk ticaret, turizm konularında henüz (hala) acemi. Sağlık sektörü de tamolarakgelişmemiş.

 

Ahiska Türklerinin  Gürcistan a dönüşü , kağıt üzerinde kabul edildiyse de fiiliyatta hayata geçirilemedi. Bunda ne Ahiska Türklerinin ne Gürcistan devletinin suçu var.

 

Gerek ülke gerekse Ahiska Türkleri maddi sıkıntı içindeler. Bu nedenle yatırım yapılamıyor.

 

Ancak,burada yaşayacak olan Ahiska Türk lerinesosyoekonomik destek ve isdihdam alt yapısı sağlanmazsa buraya yerleşmeler ütopik olmaktan öteye geçemeyecektir.

 

Buraya iki ülkenin işbirliği ile kurulacak bir Türk-Gürcü Üniversitesi , en azından Tıp Fakültesi hastanesi ile Ziraat ve Veteriner Fakültelerini de içermelidir.

 

Bu fakültelerde Gürcü lerle birlikte isdihdam edilecek /okuyacak  Ahiskalı işçi, memur, öğretim üyesi ve öğrenciler  ile Üniversitenin çevresinde gelişecek hizmet sektörü  bölgede büyük bir canlanma sağlayacaktır.

 

Yörede yaşayanların Zirai ve Hayvansal etkinliklerine destek verip, ürünlerinin pazarlanmasına yardım edilecektir.

 

Üniversitede verilecek eğitim ve sağlık hizmetleri sadece Ahiska bölgesine değil, Kars, Ardahan , Iğdır , Artvin , Batum illerine de hitap edecektir. (Uygun ulaşım alt yapısının sağlanması halinde)

 

Bu sayede Türkiye Gürcistan arasında bölgede sosyokültürel gelişme ve iletişim artacaktır. Arzu edilen toplumsal huzur ve barış sağlanacaktır.

 

Üniversiteye , 1870 de Batum'un Ahıska kazasında doğan alimlerden olup 1915 yılında Şeyhulİslamlık’ta kurulan Telif Mesail Heyeti Reisliği’ne atanan Ahiskalı Ali Haydar efendinin adı verilebilir.