azadzanavli @ hotmail.com

Aslen Mecidiyeli olan Salim TOY ağabeyin riyasetinde, Ahıskalı Gönüllü Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı Sefer SEFEROĞLU, Eski Konya Ahıskalı Öğrenciler Birliği Başkanı Kamil KERİMOĞLU ile birlikte Mecidiye Köyü/Mahallesi’ndeki hemşerilerimizi ziyarete gittik. Başta Köyün ileri gelenlerinden Yaşar TOY hocamız olmak üzere Serdal ÜNAL ve Refik YAVUZ ağabeyler gibi güzel insanlarla tanıştık, konuştuk, Mecidiye’nin tarihi hakkında kısa da olma bilgi edindik.

Konunun daha iyi anlaşılması açısından Ahıskalı Türklerin yerleştiği Mecidiye köyü hakkında bilgiye geçmeden önce Ahıskalı Türkler ve Ahıska Bölgesi hakkında bilgi vermenin yerinde olacağı kanaatindeyiz. Kafkasya halklarından birini teşkil eden Ahıskalı Türkler, Anadolu Türklüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bugün Gürcistan’ın güneybatısına sıkıştırılan Ahıska bölgesinin tarihî coğrafyası, sınırları itibariyle zaman zaman farklılık arz etmektedir. Ardahan iline sınır teşkil eden bugünkü Ahıska bölgesi, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer almakta ve “Abastuban, Adigön/Adıgün, Ahıska, Aspinza, Ahılkelek, Bogdanovka, Azgur ve Hırtız” gibi yerleşim birimlerine taksim edildiği görülse de tarihi seyir içerisinde bu coğrafyanın ta Erzurum’a kadar uzandığı bilinmektedir. Bu bağlamda Atabegler yurdunu içine alan “Ahıska, Çıldır, Ardahan, Göle, Posof, Şavşat, Ardanuç, Oltu, Bardız, Nariman, Tortum ve Yusufeli” tarihinin Ahıska tarihiyle doğrudan irtibatlı olduğu görülmektedir.

Ahıska ismi, Türklerin millî destanı olarak bilinen Kitâb-ı Dede Korkut’un Dresden yazmasında “اق سقا / Ak-Sika”, “Ak-Saka” veya “Akıska” şeklinde geçmektedir. Bunun da birçok araştırmacı tarafından “Ak-Kale” anlamına geldiği ifade edilmektedir. Bununla birlikte Evliya Çelebi Kafkasya’da yaşayan farklı milletlerden dolayı “Ahısha” isminin farklı telaffuzlarından bahsederek bu ismin “اخسقه / Ahıska, اخرقسقه / Âhirkıska, اقصق / Âksıka” şeklinde de söylendiğini ifade etmekte, lâkin Padişah defterhânesinde “Çıldır Eyaletine mutasarrıf fulân pâşâ” diye yazıldığını ilave ederek bölgeye zaman zaman “Çıldır” denildiğini de vurgulamaktadır.

Anadolu’nun bir parçası olarak bilinen Ahıska bölgesi veya daha geniş bir adıyla Atabegler Yurdu, eski zamanlardan beri Türklerin varlığını sürdürdüğü bir Türk beldesidir. Zira tarihî seyir içerisinde başta Kıpçaklar olmak üzere diğer Türk boylarının bölgeye gelip yerleştikleri, mesken kurdukları bilinen bir husustur. Bu bağlamda Kafkasya’da çok stratejik bir konuma sahip olan Ahıska bölgesi, XI. yüzyılda Selçukluların eline geçmiş, bilahare Kral IV. David (1089-1125) ve Kraliçe Tamara döneminde (1184-1213) birkaç yıl Gürcü Bagratiler Hanedanı’nın hâkimiyetinde kalmış olsa da daha sonra çeşitli Türk devletlerinin hâkimiyetine girmiştir.

Ahıska bölgesine XII. yüzyıl boyunca yerleşen Kıpçaklar ve mezkûr bölgede 1268-1578 yılları arasında tam 310 yıl hüküm süren “Ortodoks Kıpçak Atabegler Hükûmeti”, Anadolu’nun en uzun “Türk” beyliği olmuştur. Tarihî Türk yurdu olan Ahıska, Ortodoks Kıpçak Atabegler Hükûmetine başkentlik yapmıştır. Kuzeydoğu Ahıska/Çıldır Eyaletini teşkil eden ve kısa adıyla Atabegler Yurdu olarak bilinen mezkûr bölgenin Ahıska/Azgur’dan bugünkü Erzurum’a kadar geniş bir sahayı içine aldığı bilinen bir husustur.

Öte yandan Ahıska bölgesi 1578’de Osmanlıya ilhak olduktan sonra da değerini yitirmemiş bu sefer Osmanlılarca 1579’da kurulan “Çıldır Eyaleti”nin başşehri olmuştur. Osmanlı livası altında 250 yıl en ihtişamlı dönemini yaşayan bölge, Rusların gelişiyle 1829’da ikiye bölünerek bir kısmı Osmanlılarda bir kısmı ise Çarlık Rusya’sında kalmıştır. 1921’de ise SSCB sınırları içerisinde kalan Ahıska Bölgesi, 14 Kasım 1944’te vuku bulan büyük sürgünle Türk nüfusundan tamamen boş kalmıştır. Bütün bunlarla birlikte her ne kadar çağdaş Kartvel/Gürcü yazarlar bölge halkının “Gürcü” olduğunu iddia etseler de Ahıska bölgesinin 1944’te Sovyetler tarafından sürgün edilen “Türk nüfusu” bugün 10 ülkede dağınık bir şekilde yaşamaktadır.

Kısa da olsa geçmişe dönük bu bilgilerden sonra Mecidiye köyü hakkında bilgi vermenin yerinde olacağı kanaatindeyiz. Mecidiye, Konya İl’inin Ilgın İlçesi’ne bağlı olup, tamamı Ahıskalı Türklerden oluşan bir köydür. Köyün bulunduğu bölgenin eski adı Havuşlu olarak bilinse de Melek Mammadova köyle ilgili bir çalışmasında köy sakini, emekli bir öğretmenin şöyle dediğini belirtmektedir: “…köyün 500 metre ilerisinde bir gölet vardır. Orası Havuşlu yerleşim alanıymış. Bizden önce hatta orada eski mezarlıklar falan var. Ondan dolayı bazı köyler burayı Havuşlu diye adlandırır ama buranın Havuşlu’yla hiçbir ilişkisi yok. İlk kurulduğundan beri Mecidiye adını vermişler.”

Köy, 1893 yılında Osmanlı-Rus savaşı sonrasında Osmanlıya göç eden Ahıskalı Türkler tarafından kurulmuştur. Rusya ve Osmanlı Devleti arasında meydana gelen 1828-1829, 1853-1856 ve 1877-1878 savaşları, Kafkaslardan Anadolu’ya yapılan göçleri tetiklemiştir. Nejla Günay’ın da ifade ettiği gibi Osmanlı Devleti, hem Türk ve Müslüman soydaşlarına yardım etmek hem de kötü giden ekonomisini canlandırmak amacıyla bu göçlere destek vermiştir. Öte yandan Mammadova, 1892 yılında Konya’ya sevk edilen göçmen sayısının toplam 19.291 olduğu belirtmektedir. Bu dönemlerde Konya’ya Çerkez, Kırım Tatarları, Adigeler, Karaçaylar gibi Kafkasya halkları, Rumeli göçmenleri ve Ahıska bölgesinden göçmenler yerleştirilmiştir.

Mecidiye Köy’ünün ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte 1873’te ilk 13 hanenin yerleştiği tahmin edilmekte, sonrasında ise 1876, 1893 yerleşimin olduğu ve en son kafilenin ise 1921 yılında geldiği belirtilmektedir. Köy halkının ifadesine göre padişah Abdülmecid (1839-1861) zamanında kurulmuş olduğu için bu isim verilmiştir. Bu da yukarıdaki tahini bilginin aksine köyün ilk kurulma tarihinin 1840 veya 1850’lerde olduğunu göstermekte ve ferdi olarak ilk göçlerin de bu tarihten itibaren başladığını göstermektedir. Zîra Mammadova ilgili çalışmasında köydeki ilk doğanların 1850 tarihli olduğunu belirtmektedir. Buna göre Mecidiye’ye ilk göçlerin 1850’lerde başladığı, 93 Harbi’nden sonra artış gösterdiği, 1921’lerde ise son bulduğu anlaşılmaktadır.

Köy sakinlerini anlattığına göre bu göçler önce Posof, Ardahan, Artvin bölgelerine daha sonra Ermeni mezalimi sebebiyle Kayseri, Çorum ve sonrasında ise Konya’ya olmuştur. Araştırmacı Beytullah Yıldırım’ın belirttiğine göre; Aşağı Mahalle ve Yukarı Mahalle olmak üzere iki mahallesinde yaşayan sülâle adlarından bazıları şu şekildedir: Razaklar, Tilkiler, Bodurlar, Niyalalılar, Hoca Oğulları ve Vahlalar (Ahıska’nın Varhan Köyünden Varhanlılar da olabilir). Köyün demografik yapısının çoğunluğu Ahıska’nın Aspinza Kâzasına bağlı Niyala Köyü’nden, Ahıska’nın Adigön/Adıgün Köyü ve İlçesi’nden, Kars, Posof, Göle ve Ardahan’dan olduğu görülmektedir.

Ahıskalıların göçü devlet tarafından yürütülen planlı iskân olmadığından evler kendi imkânlarıyla yapılmış, bu sebeple diğer muhacir köylerine kıyasla düzensiz bir görünüme sahiptir. Tek katlı, kerpiçten, kiremit çatılı, ahır ve samanlığı ile birlikte, geniş bir avlu içerisinde olan evlerde yaşayan halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Köyde 350 nüfusun yaşadığı belirtilmektedir. Arazi darlığı nedeniyle dışarı çok göç vermesine rağmen 1984 yılında yapılan “Havuşlu/Mecidiye Göleti” sebebiyle, köydeki araziler sulu tarıma geçince göç durmuş, köye geri dönüş başlamıştır. İşsizliği kendi imkânlarıyla yenmeyi başaran örnek köylerimizden biri olarak bilinmektedir. Ayrıca birbirleriyle ilişkileri karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan Mecidiye’de, bugüne kadar hiçbir adli olay olmadığı belirtilmektedir. Bununla birlikte köyde yer alan ortak fırında herkes kendi ekmeğini yapmaktadır. Herkes samanını kendi evinden getirdiği, fırına ilk gelenin fırını yaktığı böylece gün boyu ekmek piştiği ve gün sonunda en son çıkanın da fırını temizleyip yarına hazırladığı belirtildi. Bu uygulama köyde sevgi ve saygıyı artırmakta, birlik ve beraberliği tesis etmektedir. Ahıskalı Türklerin yaşadığı bu köyden kız alanlar dâhil, dışarıdan hiçbir kimse yerleşmek amacıyla kabul edilmemiştir.

Netice itibarıyla Ahıskalı Türkler, beraberlerinde kendi örf, adet, an’ane, gelenek ve göreneklerini de getirmelerine rağmen bu adetler zaman içerisinde yerli ahalinin örf ve adetleriyle kaynaşmış ve bu kaynaşma hâlâ devam etmektedir. Bununla birlikte kendilerine has bazı özellikler az da olsa devam etse de Ahıska şivesine özgü kelimeler genç nesiller tarafından kullanılmadığı için zamanla kaybolmuştur.

Konya’daki Ahıskalı Türkler, hem şehir merkezinde hem de Mecidiye köyde yaşamaktadır. Melek Mammadova’nın belittiğine göre bugün Konya’da 100 haneden fazla, Ilgın’da 50 haneden fazla Ahıskalı aile yaşamaktadır.