azadzanavli @ hotmail.com

“Gurbet eli bizim için yaptılar,

Çatısını pek muntazam çattılar,

Ölüm ile ayrılığı tarttılar,

Elli dirhem fazla geldi ayrılık.”

Aslen Ahıskalı olup 1892 sonrasında Konya/Ilgın/Mecidiye’ye yerleşen Salim Toy ağabeyin riyasetinde, AHGEB-Ahıskalı Gönüllü Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı Sefer Seferoğlu ile birlikte Hatay Kırıkhan’dan Konya’yı teşrif eden hemşerimiz Hüsnü İnci hocamızı ziyarete gittik, Kırıkhan ve Kırıkhan’daki Ahıskalı Türkler hakkında bilgi aldık. Malum olduğu üzere Türkiye “Asrın Felaketi” diye nitelenen iki büyük depremle ciddi sarsıntı yaşadı. 06 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 4.17’de 7,7 ve Elbistan merkezli saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde iki deprem sebebiyle “Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya” ve “Hatay”da büyük yıkımlar oldu. Deprem sebebiyle ailesiyle birlikte bir süreliğine Konya’ya yerleşen Hüsnü hocam, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Elektrik ve Enerji Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. Hüsnü hocam da Aslen Ahıskalı Türk olup bugünkü taksimatta Gürcistan sınırları içerisinde yer alan Ahıska’nın Sur Köyü’ndendir.

Bugün dünyanın dört bir yayında yaşayan Ahıskalılar gibi Hüsnü hocam ve ailesi de gurbeti yaşamış, sonunda Hatay Kırıkhan’a yerleşerek orada karar kılmış, mesken kurmuşlardır. Bilindiği üzere Kıpçak Atabegler Hükümeti’ne yaklaşık 310 yıl başkentlik eden Ahıska Bölgesi, 1578’de Osmanlıya ilhak olduktan sonra da değerini yitirmemiş bu sefer Bölge’de Osmanlılarca 1579’da kurulan “Çıldır Eyaleti”nin başşehri olmuştur. Osmanlı Livâı altında 250 yıl en ihtişamlı dönemini yaşayan bölge, Rusların gelişiyle 1829’da ikiye bölünerek bir kısmı Osmanlılarda bir kısmı ise Çarlık Rusya’sında kalmıştır. Bu tarihten itibaren Çarlık Rusya’sı sınırları içerisinde kalan Ahıskalı Türklerin üzerinden “kara bulutlar, gurbet duygusu” hiçbir zaman eksik olmamıştır. Başka bir ifadeyle diyecek olursak: Devlet-i Aliye’nin Livâ-yı Ahıska’dan uzaklaşmasından mütevellid “1828-1829 Osmanlı - Rus Savaşıyla başlayıp → Kırım Harbi (1853-1856) → 93 Harbi (1877-1878) → Birinci Cihan Harbi (1914-1918) → 1921 Moskova Antlaşması  → SSCB’de Kolhozların Kurulması (1930) → Repressiya (1937) → 14 Kasım Büyük Sürgün (1944) → Sıkı Askeri Yönetim (1944-1956) → 1989 Özbekistan Fergana Olayı → ABD’ye Göç (2004) → 2010 Kırgızistan/Mayevka Olayları ve 2022 Rusya-Ukrayna Savaşı”na kadar devam eden “Soykırım/Genosit, Kırım, Kıyım, Sürgün, Göç”, hülâsa “Hüzünlü Gurbet” Ahıskalı Türklerin üzerinden hiç eksik olmamıştır.

Evet, gurbet… “Bazen özlenen yer, bazen özlenen yâr” olan gurbet…

Bütün bunlarla birlikte Ahıskalı Türklerin Osmanlı aşkı hiçbir zaman bitmemiş ve her fırsatta Osmanlıya bağlılıklarını dile getirmişlerdir. Öte yandan Ahıskalıların Osmanlı topraklarına, sonrasında ise Türkiye’ye gelip yerleşmelerine farklı dönemlerde rastlansa da bu göçün “XIX. yüzyılın ikinci yarısında daha da arttığı” hatta “XX. yüzyılın ortalarına kadar devam ettiği” görülmektedir.

Hüsnü İnci hocamın ailesi de 1933’te yani Cumhuriyetin 10. yılında Ahıska’dan hicret ederek Muş’a yerleşen Ahıskalı ailelerdendir. Nitekim 14 Kasım 1944 Büyük Ahıska Sürgünü öncesine kadar 16 Mart 1921’de çizilen sınırlar biraz gevşek olduğu için, yüzlerce Ahıskalı ailenin her türlü riski göze alarak bazen Rus askerleri ile çarpışarak onlarca şehit verme pahasına da olsa Türkiye’ye geçtiği bilinmektedir. Bu aileler hâlâ “Ağrı, Muş, Kırıkhan, İnegöl, Bursa, Ankara, İstanbul” vb. yerlerde yaşamaktadır. Hüsnü hocam bu gurbet serüvenini edebi bil dille şu şekilde anlatmaktadır: “Henüz 10-15 yıldır yerleştikleri Muş Ovası’nda zemheri (Ocak ayı) çok çetin geçmiş, bahar yüzünü yeni yeni göstermeye başlamıştı. Kiler niyetine kullandıkları patates kuyusu ve buğday kuyusunu su basmış, tezekleri erkenden bitmiş, çayları şekerleri ve en önemlisi tütünleri kalmamıştı. Yine de konu komşu dayanışma içinde bu zor günler elbet geçecekti. Ama nice bir yıl devam mı etseydi! Bu insanlar son yüzyılda dört kuşak, dört memleket değiştirmek zorunda kalacak Ahıskalılar idi. Ahıskalı Temel Ağa’nın babası: ‘Kalk oğul! Bu eller bize yaramaz, kışı çetin, havası ağır, toprağı sağır buraların. Bize güzel bir memleket bul! Hem tebdili mekânda ferahlık vardır. Öyle bir memleket olsun ki; havası güzel, toprağı verimli, insanı sevimli olsun. İş olsun, ekmeğimizi taştan çıkaralım.’” Muş’a yerleşen ve yaklaşık 15 yıldır orada yaşayan Ahıskalılar için artık yeni bir gurbet yolu görünmüştür. Yeni bir mesken aramak üzere yola çıkan Ahıskalı kanaat önderleri “Bingöl, Elazığ, Malatya, Antep” derken ve nihayet Kırıkhan’da karar kılarlar. Ziraata gayet uygun olan Kırıkhan’a Ahıskalı Türkler 1949’lardan sonra yerleşmeye başlar. Özellikle 70’li yıllarda büyük kitleler halinde göç yaşanmış olsa da bu göç dalgası 2000’li yıllara kadar devam etmiştir. Hüsnü hocam bu süreci de şu şekilde aktarmaktadır: “İlk önce Muş’a yerleşen Ahıskalılar orada tutunamayarak Kırıkhan’a göç ederek şimdiki Kanatlı Caddesi civarında eski harabelere sığınırlar. Bu arada köyden yeni ailelerde gelmeye başlar. Artık yaz gelmiş, sıcaklar başlamıştır. Sabahlara kadar sıcaktan ve sinekten yatamayan Ahıskalılar sonunda dayanamaz ve Kırıkhan kaymakamlığına bir müracaatta bulunurlar. Kaymakam devlet babadır, duyarlıdır, dinler çözüm yolları planlar ve Ahıskalıları hem biraz daha serin olur hem de sinek az olur diye şimdiki Muşlu Tepesine yönlendirir.”

Kafkaslardan göç edip Hatay Kırıkhan’a yerleşen Ahıskalı Türkler için mesken kurdukları yerin ilk 30-40 yılının gayet güzel, çalışma imkânlarının ve ticari hayatlarının canlı olduğunu belirten Hüsnü hocam, bugünkü durumu şu şekilde özetliyor: “özellikle tarımda makineleşme, artan nüfus gibi etmenlerden dolayı son yirmi yıldır tekrar bir göç yaşamaya başlamış, Bursa, İzmir, İstanbul vb. yerlere büyük göçler olmuştur. Ama şu bir gerçektir ki; gurbetteki tüm Ahıskalılar memleketimiz Kırıkhan der, Kırıkhan hasreti çeker, cenazelerini buraya defneder, düğünlerini burada yapar, her bayram akın akın buraya ziyarete gelmeye devam ederler.”

Netice itibariyle geçen zaman içerisinde Kırıkhan’da tutunamayıp yeniden Muş’a dönen aileler olsa da Hüsnü hocanın beyânına göre bugün Kırıkhan’da yaşamın hemen her alanında, her kesiminde Ahıskalılar yerlerini almıştır. Gittikleri her yerde toplumla intibak içinde yaşayan Ahıskalı Türkler, Kırıkhan’da da “siyasetten bürokrasiye, ticaretten sanata varlıklarını sürdürmekte, vatan sevdalısı, demokrasi ve Cumhuriyet âşığı, devletin değerini bedel ödeyerek öğrenmiş güzîde bir topluluk olarak yaşamaktadırlar.”