Türkiye, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda barışın tesisi için diplomatik çabalarını sürdürüyor. İstanbul’daki müzakerelerde esir takası ve çocukların iadesi gibi insani adımlar atılırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderler zirvesi için diplomatik temaslarını yoğunlaştırıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yalçın Topçu, gelinen noktada İstanbul'da üç tur olarak gerçekleşen Ukrayna-Rusya görüşmeleri, bölgede barışın sağlanması adına atılabilecek yeni adımları, Kırım Tatarlarının geleceği ve Ukrayna-Türkiye ikili ilişkileri ile Serbest Ticaret Anlaşması'na ilişkin olarak Kırım Haber Ajansının sorularını yanıtladı.

Sayın Topçu, İstanbul’da Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen üçüncü tur müzakere sonuçlarına bakıldığında esir takası noktasında gelişmeler olsa da ateşkesin sağlanması veya barış görüşmelerinin başlamasıyla ilgili somut bir karar alınmadı. Bu noktada, müzakerelerin ana amacı olan Zelenskıy-Putin görüşmesi sizce bu ay İstanbul’da gerçekleşebilir mi?

"Hatırlatmak isterim ki, 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirilen birinci tur görüşmelerin sonucunda, bine karşı bin kişilik esir takası kısa sürede tamamlandı. 2 Haziran’da ülkemizin ev sahipliğinde yapılan ikinci tur görüşmeleri sonunda 7 bin 60 Ukraynalı askerin naaşları Ukraynaya teslim edildi. 23 Temmuz tarihinde İstanbul’da gerçekleşen üçüncü tur görüşmeleri neticesinde; iki ülkenin barış perspektifleri ve ateşkes konusundaki temaslarını sürdürmeleri, bin 200 esirin karşılıklı değişimi kararları alındı. Olumlu ve yapıcı bir ortamda gerçekleşen görüşmelerde, çocukların iadesi meselesi de ele alındı. Müzakereler sonucunda özellikle insani konularda atılan adımları çok değerli buluyoruz. Ayrıca, malumunuz olduğu üzere üçüncü tur görüşmelerde Rus tarafı siyasi, insani ve askeri konularda çalışma grupları kurulması önerisinde bulundu. Ukrayna ise liderler zirvesi gerçekleştirilmesi çağrısını yineledi. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada, "Bu hafta Putin ve Trump ile yapacağımız görüşmeler vasıtasıyla liderleri (Zelenski ve Putin) İstanbul'da bir araya getirmenin mümkün olup olmadığını anlamaya çalışacağız." demişlerdi. İki lider görüşme kararı verdiği takdirde, bu zirvenin her iki taraf için de en ideal koşullarda gerçekleştirilmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Türkiye, kalıcı ve adil bir barışın gerçekleşmesi için en üst düzeyde 'Türk Samimiyeti' ile gerekenleri yapmayı sürdürmektedir."

Rusya masada, uluslararası hukuka aykırı taleplerle adeta zaman kazanmaya çalışıyor. Bu noktada Rus tarafının masada barışa zorlanması adına neler yapılabilir?

"Her halükarda çatışmalara devam etmek yerine, masada olup diyaloğu devam ettirmek çok daha önemlidir. İki ülke her halükarda diyalog zeminini terk etmemeli, kalıcı ve adil barışı sağlayacak uzlaşma zemini aranmalı."

Türkiye, 2014’teki işgal ve 2022’deki topyekûn işgal girişimi bağlamında Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğe her platform ve seviyede destek verirken; arabuluculuk girişimleriyle müzakerelere ev sahipliği yapıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin bu sürece olan ilgisinin asli sebebi nedir ve süreçte nihai olarak neyi hedeflemektedir?

"Ülkemiz; Ukrayna'nın Kırım dahil toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine olan desteğini, kararlılıkla uluslarası her platformda en üst düzeyde sürdürüyor. Kırım Tatar Türklerinin varlığı iki ülke arasında çok önemli bir bağdır ve Türkiye soydaşları ile ilgili her konuda desteğini sürdürmektedir. Türkiye, iki ülke halkına, bölgeye ve dünyaya büyük zararı olan Ukrayna-Rusya Savaşı'nın adil ve kalıcı barış ile neticelenmesini ve Gazze’de devam eden insani trajedinin de bir an önce sona ermesini istiyor ve gerekeni en üst düzeyde uluslararası her platformda 'Barışın kaybedeni, savaşın kazananı olmaz' ilkesiyle savunmaya devam ediyor."

Bölgede adil ve sürdürülebilir barış için atılması gereken adımlar neler olabilir?

"Türkiye, savaşın başından itibaren Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan kapsayıcı ve adil bir barışı savunmaktadır. Ki bu, 2014’te Kırım’ın yasa dışı ilhakını da içerir. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savaşın en zorlu dönemlerinde iki liderle de görüşebilen tek lider olması ve diğer dünya liderleriyle barışın sağlanması konusundaki yakın diyaloğu Tahıl Koridoru Antlaşması'nın hayata geçmesini sağlamıştır. Dolayısıyla bir kez daha Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm aktörlerden farklı olarak yeniden barışı tesis edecek tek adres olarak görülmüştür. Siyaset, diyalog ve ticaret yolu her şeye rağmen açık tutulmalıdır."

Bugün ateşkesin sağlandığı bir senaryoda, Kırım dahil Ukrayna’nın yüzde 20’si işgal altında kalmış olacak. Sizin değerlendirmenize göre askeri bir zafer olmadan Ukrayna’nın işgal altındaki bölgelerini kurtarma ihtimali var mı?

"BM ve uluslararası hukukun ilgili ve yetkilileri gereğini yapar, Türkiye ve Türkiye Cumhurbaşkanı kadar içten, samimi ve görevlerinin gereğini yaparlarsa hukuksuz ve kanunsuz işgaller sona erer, hak yerini bulur."

Ama saldırgan ülke olan Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerindendir. Önceki soruya dönersek, bu durumda işgal edilen toprakların geri alınması için işleyen bir uluslararası mekanizma yok mu?

"Türkiye Cumhurbaşkanı defalarca, açıkça BM Güvenlik Konseyinin daimi üyelerine atıfla 'Dünya 5'ten büyüktür' sözünü vurgulamıştır. Bu konuda, dünyanın sadece beş ülkenin iradesine bağlı olamayacağını savunarak bir kitap da yazdı. Türkiye uzun zamandır BM'nin ve BM Güvenlik Konseyinin reforme edilmesi gerektiğini savunuyor."

Türkiye, BM içindeki ülkeler arasındaki çekişmeler göz önüne alındığında, BM’nin nasıl bir yolla reforme edilmesini uygun görüyor?

"Türkiye, kurucusu Büyük Atatürk’ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesinin bölgede ve dünyada hakim olmasını isteyen bunu savunan bir ülke olarak dünyada, bölgede hukuksuz işgallerin sona ermesini sağlayacak uluslarası kuruluşlar da köklü değişiklikler zaman geçmeden yapılmalı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın 'Dünya 5'ten büyüktür' teklifinin gereği hayata geçirilmelidir."

 

Sizce “Dünya 5'ten büyüktür" prensibi nasıl hayata geçirilebilir?

"Biz, ihtilaf ve çatışmaların barışçıl yollarla çözümünde BM'nin daha etkin hale gelmesi için kapsayıcı bir reforma ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında küresel düzeyde yetkiye sahip ana organ olan BM Güvenlik Konseyi, II. Dünya Savaşı sonrası güç dengelerine dayanan yapısıyla, karar alma ve alınan kararları uygulamada yaşadığı tıkanıklıklar nedeniyle ne yazık ki bu hayati işlev ve sorumluluğunu yerine getirememektedir. Bu durum hem küresel istikrarı olumsuz etkilemekte, hem de tüm BM sisteminin imajını zedelemektedir. Güvenlik Konseyi reformuna ilişkin olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın “Dünya 5'ten Bbyüktür” ifadesiyle vücut bulan tutumumuz, daimi üyeliklerin ve veto mekanizmasının yarattığı adaletsizliğe, eşitsizliklere ve yol açtığı çıkmazlara dikkat çekmektedir. Türkiye, Güvenlik Konseyinde yapılacak genişlemenin veto hakkına sahip olmayan ve sadece geçici statüde üyeliklerin artırılması yoluyla gerçekleştirilmesini, böylelikle BM Güvenlik Konseyinin daha demokratik ve daha temsili bir yapıya kavuşturulmasını savunmaktadır."

Ukrayna-Türkiye ilişkileri 14 yıldır stratejik ortaklık seviyesinde devam ediyor. Bu sürede önemli başarılar elde edildi. Savaş devam ederken Türkiye tarafı hangi iş birliği alanlarını öncelikli olarak geliştirmeyi hedefliyor? Savaş sonrası hangi alanlara odaklanılmalı?

"Türkiye, savaş öncesinde de sonrasında da Ukrayna’ya siyasi ve diplomasi alanında, Ukrayna'nın yeniden imar ve inşasında, insani yardım, tarım, enerji, güvenlik ve altyapı sektörlerinde gereken desteği kazan kazan esasına göre sağladı ve sağlamaya da devam edecektir."

Serbest Ticaret Anlaşması, TBMM tarafından kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalandı. Şimdi Ukrayna Parlamentosunun onayı bekleniyor. Türkiye bu anlaşmadan ne gibi beklentilere sahip?

"Mevcut durumda, en öncelikli beklentimiz STA’nın Ukrayna tarafında da bir an önce onaylanması ve yürürlüğe girmesidir. STA’nın yürürlüğe girişi Ukrayna ile 10 milyar dolarlık dış ticaret hacmi hedefimize ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. İki ülke arasındaki iktisadi iş birliğinin artırılması ve geliştirilmesi, iki ülke halklarının yaşam standartlarını yükseltmesi, mal ticaretindeki zorluklar ve kısıtlamaların tedricen ortadan kaldırılması ve hizmet ticaretinin devamlı olarak serbestleştirilmesini, iktisadi ilişkilerin düzenli bir şekilde gelişmesi, karşılıklı ticaretin genişletilmesine katkı sağlanması, ticaretin önündeki engellerin ortadan kaldırılarak ticaretinin ahenkli şekilde gelişmesine katkı sağlamasını, ikili ticarete vesile olup, ticarette adil rekabet koşullarının sağlanması hedeflenmektedir."

Sayın Başdanışman, birçok kez Ukraynalı savaş esirlerinin ailelerini kabul ettiniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan da onların serbest bırakılması için Putin ile görüşmesinde konuyu gündeme taşıdı. Nitekim Ukrayna’nın şu anki Ankara Büyükelçisi Nariman Celâl de dahil olmak üzere, çok sayıda savaş esiri ve siyasi tutsak özgürlüğüne kavuştu. Askeri esirler İstanbul’daki anlaşmalar çerçevesinde hayata geçiyor ancak özellikle siyasi tutsaklar noktasında yeni girişimler var mı? Türkiye’den gelen bu tür talepleri Rus tarafı ve Putin nasıl karşılıyor?

"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın insani konuları her görüşmesinde önde tuttuğu ve bugüne kadar da olumlu sonuçlar alındığı, bundan sonra da Cumhurbaşkanımızın gayret ve çabalarının devam ettiği bilinmektedir. Türkiye’in bu konuda yürüttüğü mekik diplomasisi her iki ülke halkına da çok daha güzel sonuçları inşallah yaşatacaktır."

93 Harbi’nden başlayan ve günümüze kadar devam etmek zorunda kalan dalgalar halindeki göçün neticesinde dünyadaki en büyük Kırım Tatar diasporası Türkiye’de bulunuyor. Bu doğrultuda, sizce Kırım Tatarlarının yakın gelecekte Kırım’a dönüşü mümkün mü? Bir başka deyişle, Kırım’ın azatlığının yakın süreçte geleceğine dair inancınız var mı?

"2014 yılında Kırım’ın işgalini kabul etmeyen Türkiye, Ukrayna'nın Kırım dahil toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığına olan güçlü desteğini sürdürüyor. Türkiye olarak Kırım Tatarı kardeşlerimizin her türlü haklarını savunmaya her daim yanlarında olmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Kırım Tatar kardeşlerimiz 2014 yılında demokratik haklarını kullandılar ve ilhaka karşı çıktılar. Bugün Kırım’daki pek çok Kırım Tatarı soydaşımızın kendilerini baskı altında hissettiklerini, basın ve ifade özgürlüğü alanlarında sıkıntılar yaşadıklarını biliyoruz. Ayrıca, tutuklu soydaşlarımız var. Onların serbest bırakılarak ailelerine kavuşmaları için çabalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye, Kırım Tatarlarının maruz kaldığı haksızlıkları uluslararası toplumun gündeminde tutmaya devam etmektedir. Kırım Tatarları anavatanlarında kimliklerini koruyarak, hür, güvenli ve huzurlu bir yaşam sürdürme hakkına sahip olmalıdır."

 

kaynak  kırım haber ajansı