orxanulfanov @ hotmail.com

Biz de her toplum ve halk gibi toplumsal meselelerimizi, sorunlarımızı tartışmaktayız. Tartışmaktayız ama biraz farklı. Bu yazım da diğer halkalar ile bizi kıyaslayamaya çalışarak bu farklılıkları ortaya koymaya çalışacağım.

 Şöyle ki; O toplumlar ki, tartışarak ortak noktaya varıyor, uzlaşı sağlıyor bir nokta da birleşiyorlar, şahsım adına diyebilirim ki, bu kabul edilmezdir. Tartışır iken herkes kendi doğrusunu yarıştırarak, kendi dediğini kabul ettirmeyecek ise bu tartışmanın ne önemi olabilir ki?  Ben bildiğim tartışan insanlar kendi doğrularını savunur, karşıdakinin asla dinlemez.  Lakin diğer toplumlar maalesef tartışmanın anlamını kavrayamamışlar zannımca.

Bu gibi toplumlarda bir de sırayla konuşmak, bir birini dinlemek, diye bir şeye riayet etmekteler. Tartışma esnasında karşıdakinin sözünü keserek lafını boğazına tıkmaya çalışmayacak  ise  daha bu tartışmanın ne anlamı ve zevki olabilir ki?

Bu kendini beğenmiş toplumlar tartışma sonrasında bir de ortak bildiri diye bir şey çıkarırlar. O tartışmışlar da ki, sesi daha yüksek çıkanın, masaya yumruğunu daha sert vuranın, hatta bazen ağlayanın sözü kabul olunmuyor  ise ne anladık biz bu işten?

Bu zavallılar kendilerince konunun dışına çıkmayarak tartışma konusu ve etrafında konuşuyorlar.  Hâlbuki  konu dışında konuşmanın, bu tartışma  platformlarda gıybet etmenin, gruplar halinde birleşerek başkasının dedikodusunu yapmanın, gruptan kısa süre uzaklaşanın hemen dedikodusunu yapmaya başlamanın ne kadar zevkli ve eğlenceli olduğunu bilseler.

Bu mankurtlar bir organizasyon sonunda yapılanları tartışarak değerlendirirken de kendince mütevazi davranarak herkes yaptığı şeyin çok ta önemli olmadığını, bunun kendi içi bir borç olduğunu bildirmekten de alıkoymuyorlar. Bizler ise bir program sonu tartışmaların sonuna kadar halkını veriyoruz. Öyle ki, yemeği ben yaptırdım, pirinci ben aldım, kazanı ben getirdim, araba tuttum, benzine şu kadar para verdim diyerek yaptığımız işin önemini vurguluyor, bundan da onur ve kıvanç duyuyoruz. İş de tam da olması gereken bu. Ama bu mankurtlar bundan bihaberler.

Son olarak uyuz olduğum şeyleri ise gereksiz şeylere kafa yormayarak, bunu tartışma konusu yapmayarak kendilerince boşuna zaman kaybetmediklerini düşünmekteler. Bizler ise konuları gerekli gereksiz görmeden hakkında konuşuyor zamanımızın hakkını veriyoruz.

Bu cahiller zannediyor ki böyle yaparak her zaman iki yakaları bir arada kalacak. Hâlbuki ki, bilseler ki delikanlı adama yakalarını bir araya getirmek yakışmaz, aynen bizim gibi yaparlar. Ne yapalım işte elin cahili bunlar....

Orhan Ulfanov