İki gün önce ve dün bir canlı yayın izledim. İki gün önceki yapılan kısa ama içinde hakaret, küfür ve s. ne derseniz barındıran canlı yayının içeriğine hiç değinmeyeceğim. Bizler bugüne kadar dikkati asıl meselelerimize çekerek seviyeli bir tartışma yapmak için çabaladık. Ancak son gelişmelerden sonra artık tamamen eminiz ki, içeriğinde asıl meselelerimizin yer almadığı ama her türlü hakaret ve küfrü, şahsi polemikleri barındıran canlı yayınlar, yazılar tamamen bilinçli bir şekilde yapılmaktadır. Bunlara bir hata deyip geçmek artık mümkünsüzdür. Zira hata denilen şey bir olur, iki olur, üç olur. Lakin bu şeyler ısrarla ve defalarca tekrarlanıyorsa bunu hata deyip geçemeyiz. Zira bu tarz canlı yayınlar, yazılar gündemi başka konularla meşgul edip DATÜB’ün tüzük, yönetim şekli, antidemokratik yapısı, halkımızın vatana dönüş meselesi, Türkiye dışında yaşayan halkımızın geleceği hakkındaki çözümler ve s. gibi asıl meselelerden uzaklaştırılmasına sebep oluyor. Bu halkımıza yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir.
Daha önce muhalif cephedeki birçok arkadaşlar bu tarz polemiklere girmek zorunda bırakıldılar. Sonuç olarak muhalif cephedeki bu arkadaşlar bu tartışmaların çok seviyesiz bir yere gittiğini görüp vazgeçtiler ama ne yazık ki, bu süre içinde baya da bir zaman kaybetmiş oldular. Tabii ki, bir de yıpranmış. Bu tartışmaları yapmaktaki amaç şahsi polemikler yaratarak asıl meseleleri gündemden düşürmek, problemleri dile getiren insanları gereksiz polemiklere doğru çekere yormak, bıktırmak ve sonra da sahneden çekilmelerin sağlamaktır. Bunu görememek için kör olmak gerekir.
Özellikle genç arkadaşlar biliyoruz ki, hakaretlerin, küfürlerin, iftiraların olduğu tartışmalarda yer almak istemiyorsunuz. Bunu gayet iyi anlamaktayız. Zira kimse düşüncesini dile getirdi, eleştirdi diye iftiralara, hakaretlere, küfürlere maruz kalmak istemez. Zaten sizlerin halkımızın geleceği hakkında söz söylememeniz, bu işlere karışmamanız için bu tarz rezil bir tablo oluşturulmakta. Ancak biliniz ki, sizler ısrarla üslubunuzu korur ve bu gibi polemikler yaratan insanları umursamazsanız kazanan siz olacaksınız. Unutmayınız ki, düşüncelerin, fikirlerin yarıştığı, tartışıldığı bir ortamda kazanan sadece ve sadece halkımız olur. Dolaysıyla bizler her gün bizleri bölen, parçalayan şahsi kavgaları, polemikleri bir tarafa bırakarak sadece fikirler üzerinden tartışmalı ve ileriye doğru yol almamız gerekiyor.
Dünkü ki canlı yayına gelecek olursak DATÜB Bursa Temsilcisi’nin canlı yayında daha önce yönetimde yer alan insanlara sitemde bulunduğunu gördük. Canlı yayının bir kısmında özetle ‘’Ne yapsın bu adam (Ziyattin Kassanov) onu getirdi olmadı, bunu getirdi olmadı’’ gibi ifadeler kullandı. DATÜB Bursa Temsilcisi kişiler değişmekle neden sorunların ortadan kalmadığını daha fark edememiş. En basit hali ile örnekler vererek daha önceki yazılarımda anlatmaya çalıştım ki, DATÜB’ün sorunu onun tüzük ve yönetim şeklindedir ve buradaki sorunlar giderilmediği sürece buna bağlı olarak doğan sorunlar da ortadan kalkmayacaktır.
Peki, DATÜB’ün tüzük ve yönetim şeklindeki sorunlar nelerdir? Bilindiği üzere DATÜB kurulurken Ahıska Türklerini temsilen açılan STK’ların koordinasyonunu sağlamakla birlikte bu halkın uluslararası arenada çiğnenmiş ve elinden alınmış haklarının geri iadesi üzerine çalışmalar yapması planlanmıştı. Ancak bugünkü durumu gözden geçirirsek görüyoruz ki, DATÜB kurulurken amaç edindiği misyonlardan tamamen uzaklaştırılmıştır.
DATÜB yönetimi maalesef ki, Ahıska Türklerini temsilen açılmış STK’ların koordinasyonu konusunda tamamen başarısız bir tablo çizdi. Zira artık Rusya, Azerbaycan, KKTC, Amerika ve s. ülkelerdeki STK’larımızın çoğu DATÜB’ün dışında kalmıştır. Sebebi ise DATÜB mevcut yönetimi STK’larımızın arasında koordinasyonu sağlamak yerine onları tamamen kendi bünyesinde birleştirmek ve onların bir üssü olmayı amaçladı. Ancak DATÜB yapı itibari ile böyle bir şey yapamaz. Sonuç olarak bu bir yanlışlık olmakla birlikte usulsüz ve hukuksuzdur. Çünkü örneğin Rusya, Azerbaycan ve diğer ülkelerde bulunan STK o ülkenin yasa ve kurallarına göre hareket eder DATÜB’ün değil. Bunun dışında DATÜB yönetimi örneğin Azerbaycan, Rusya ve s. ülkelerde bulunan STK’larımızın belirlediği temsilci haricinde kimseyi temsilci atayamaz. Böyle bir hakkı da yoktur.
Bir diğer konu ise halkımızın uluslararası arenada haklarımızın iadesi konusunda çalışma yapması idi ki, bugün gelinen son noktada DATÜB’ün mevcut yönetiminde bu alan ve konuda çalışma yapan tek bir kişi dahi yoktur. Görüldüğü gibi DATÜB burada da misyonundan uzaklaştırılmıştır.
Bütün kurumlar ilk kurulduğunda birçok amacı olur ama zamanla bu kurumlardan birçoğu ilk baştaki amaçlarından uzaklaşarak kendilerine büyümeyi misyon edinirler ki, ilerleyen süreçte asıl amaçlarından saptığı için yok olup giderler. Bugün DATÜB kuruluş amacından tamamen dışına çıkarılmış ve farklı ülkelerde temsilcilikler açarak büyümeyi misyon edinmiştir. Büyümek derken daha çok insanımızı çatısı altında birleştirerek büyümeyi kastetmiyoruz. Burada insanlarımızı kendisine mecbur bırakarak büyümekten bahsediyoruz.