orxanulfanov @ hotmail.com

 

ORHAN ULFANOV

Benim okumaya ihtiyacım yok. Ayrıca okumak insana bilgi, birikim sağlar, ilim, irfan sahibi eder gibi boş laflara karnım tok! Çünkü ben okumadan iyiyi kötüyü; doğruyu yanlışı ayırt edebiliyorum. Bunları yapamayanlar okusun, değil mi!

Allah aşkına kitap okuyanların sorunlarını çözdüğünden bahsedip duruyorsunuz. Mesela bakın ben burada kendime açmışım bir dernek. Allah bin bereket versin topluyorum insanlardan beşer onar lira, ödüyorum ofisin kirasını, doğalgaz, elektrik faturasını. Halkımız için de güzel şeyler yapıyorum. Mesela her sene sürgünü anma töreni düzenleyerek sürgünde ölenlerin ruhu için Fatiha okutup, helva dağıtıyorum. Bu yaptığımın da bir karşılığı olmalı değil mi? Hem “Allah boş duranı sevmez.” derler. O yüzden aynı zamanda burayı hem emlak ofisi, hem turizm ofisi olarak kullanıyor, para kazanıyorum. Kötü mü yapıyorum? Ne yani para kazanmak için sokakta dilenmek daha mı iyi? Hem dilenmek günah değil mi?

Benim kafam çalıştığı için bütün bunları akıl edip yapabiliyorum. Söyleyin bana, bunları cahil bir adam yapabilir mi? Allaha bin şükür araba aldım, ev aldım. Yaptığım işler doğru olmadığından bahsedip akıl vermeye kalkmayın. Söyleyin sizler doğruyu savunuyorsunuz da ne oluyor? Hem kim doğru peşinde koşmuş da bir şey sahibi olmuş ki… Bir zamanlar bizim haklarımızı kullanıp Ahıska Türkü olmayanlara ikamet izni için Ahıska Türkü olduğunu gösteren belgeleri verenlerin bunu yapmaya hakkı vardı da benim neden olmasın? Benim onlardan neyim eksik?

Okuyan adam kendini sorgular, hatalarını ve doğrularını görür diyorsunuz ama bunun için okumaya ne hacet? Bunu aptal da bile biliyor. Mesela geçen gün oturup düşündüm ve kendimi sorguladım. Nasıl oluyor da komşumun yazlığı var da benim yok? İşte sorguladığım için ofisi aynı zamanda tercümanlık bürosu olarak da kullanmaya başladım.

Okuyan şahsın hataları az olur, çok yanlış yapmaz diyorsunuz. Ben de az yanlış hatta neredeyse hiç yanlış yapmıyorum. Dedim ya Allaha şükür evim var, arabam var, param var, iş yerim var. Yakında yazlık da alacağım. Sürekli hatalar yapsaydım bunlara sahip olabilir miydim?

Okumak, bilgi sahibi olmak insanı güçlü kılar demiyor musunuz? Ben sizin dediğinizi okumadan da yapabiliyorum. Mesela ben birini susturmak istiyorsam hemen onun üzerine yürüyor, avazım çıkana kadar bağırıyorum. Eğer susmazsa tehdit ediyorum. Bunun üzerine zaten karşımdaki dut yemiş bülbüle dönüyor!

Söyleyin bana birini susturabiliyorsam bu benim güçlü olduğumu göstermez mi? Demek ki güçlü olmak için ne bilgiye ne de okumaya gerek var! Şimdi o çokbilmişler gibi “Eğer ilim, irfana sahi birisi olsaydın karşındakini üzerine yürüyüp, sesini yükselterek, tehditler savurarak susturmayı değil, konuşarak anlaşmayı denerdin.” diyeceksiniz. İyi de eğer karşımdakini susturmazsam benim dediğim olmaz ve dolayısıyla ben kaybederim. Kaybedersem güçlü falan olamam.

Ben defalarca sizin bilgili addettiğiniz o kadar insanı susturmuşumdur. “Seni muhatap almamıştır.” Diyebilirsiniz! Fakat bu beni alakadar etmez! Ben işin sonuna bakarım! Benim dediğim oluyor mu olmuyor mu?

Bana uzlaşmanın, ortak noktada buluşmanın güzel bir şey olduğunu söylüyorsunuz. Bunu da ancak okuyan, ilim, irfan sahibi olanlar yapabilir diyorsunuz. Ama bakın ben Türkiye’de yaşamak istiyorsam ne diye vatana veya Ahıska’ya dönmek isteyenlerle anlaşmaya, bir araya gelmeye çalışayım ki? Onlar gitsin kendi başlarının çaresine baksınlar. Yoksa doğru demiyor muyum? “Her koyun kendi bacağından asılır.” diye boşuna dememiş atalarımız.

Hem burada vatan dururken neden Gürcistan’a gideyim ki! Bana kimse zorla git Ahıska’da yaşa demiyor ama bence Türk isen Türk toprağında yaşayacaksın! Öyle ata dede mirası, ecdadın vatanı, yok emaneti, hatırası, yok mezarı demeyin! Oralar bir zamanlar bizim dedelerimizindi ama artık değil. Çünkü bizi oradan sürdüler. Sürüldün çıktın yani! Artık hâlâ oraya bakmanın ne manası var! Doyduğun yer dememişler mi! İşte ben de böyle düşünüyorum!

Ben herkesle bir araya gelirim ancak benim dediğimi kabul ederlerse gelirim. Kabul etmezlerse ne diye onlarla aynı masaya oturayım ki… Hem bunların hepsi zaman kaybı; boş, boş! Bu yakınlarda birisi çıkmış ‘’Rasyonel olmak zorundayız.’’ gibi laflar edip durmakta. Ben şuan gayet rasyonel konuşmuyor muyum? Görüyorsunuz ya beyler, rasyonel olmak için de okumaya falan gerek yok.

Siz kendinizce okuyarak bir şeyler yazıp çiziyorsunuz ama kim okuyor bunları? Neden okumuyorlar biliyor musunuz? Çünkü saçma şeyler yazıyorsunuz da ondan. Şahsen benim hiç ilgimi çekmiyor. Bana ne bir zamanlar tarihte neler olmuş, neler bitmiş! Ben bugüne bakarım beyler.

Ömer Faik Numanzade bir zamanlar şunu demiş, şunu yazmış falan filan…  Ömer Faik Numanzade ve onun gibilerinin dedikleri kendi devrini alakadar eder. Yani hiç o zaman ile bu zaman bir olur mu? Şimdiki zamana bir bakınız. Her şey çok gelişmiş, o kadar şey icat edilmiş; telefon var, internet var, bilgisayar var, televizyon var. Allah aşkına şimdi söyleyin bana. Bir gazetenin dahi zar zor çıkarıldığı o devir ile bugün hiçbir olur mu? Dolayısı ile o devir ile bu devrin bir bağlantısı olamaz!

Sizler ‘’bir araya gelmek tartışma güzel şeydir’’ demiyor musunuz? Sosyal medyada bir gurubum var benim. Ben de binlerce insanı bu gurupta toplayıp bir araya getirdim. Bu gurup Ahıska Türklerinin sosyal medyadaki en büyük ve en aktif guruplarından biridir. Acaba bu gurubun niye bu kadar fazla üyesi var biliyor musunuz? Çünkü herkes beni tanıyor, yaptığım işleri takdir ediyor da ondan. Siz okumaktan, ilim sahibi olmaktan bahsede durun. Ben her gün sizin gibi yazıp çizenlerin işte bu gurupta ağzının payını veriyorum zaten.

Sizin gibi saçma sapan yazılar yazmak yerine ben bu gurupta sorunlarımızı tartışmaya açıyorum. Diyeceksiniz ki, ‘’Ama hiç uzlaşma olmuyor, herkes bir birine hakaret ediyor.’’ falan filan… Beyler! Çünkü biz dediğimiz ve öne sürdüğümüz fikrin arkasında duruyoruz.  Sizler gibi değiliz ki, öne sürdüğümüz fikri başkasının fikrine göre geri çekelim ve ya değiştirelim. Şimdi siz yine o çokbilmiş, çok okumuş edasıyla ‘’Karşıdakisinin fikri daha iyi olduğu için başka bir fikri kabul edebiliriz ki,  ayrıca bu da bir erdemliktir.’’ diyeceksiniz. Benim bunlara karnım tok, tok… Ben asla dediğimden vaz geçmem. Bana istediğiniz kadar kitap okuttursanız da fikrimi değiştiremezsiniz.  ‘’Erkek adam sözünün arkasında durmalı’’ diye bir laf var. Ama siz ne anlarsınız böyle şeylerden. Hem o kitapları yazanlar da benim gibi insanlar değil mi? Ayrıca bu yaşıma gelmişim bundan sonra ne değişeceğim. Bana öyle ‘’Eşeğe altın semer vursan eşek yine eşektir.’’ iması ile bakmayınız beyler.

Şimdi sizler bana ‘’Sana eşek diyerek hayvana haksızlık etmiş oluruz.’’ demeye de kalkarsınız. Bunların hepsi sizin gibi kendini bir şey zanneden okumuşların uydurmalarıdır beyler. Eşek bir hayvandır. Bense bir insanım(?)…. 

Bugünlük bu kadar beyler….

Kaynak: http://ahiskaligenclerbirligi.org/haberler/benim-okumaya-ihtiyacim-yok