Türkiye dışında kalmış olan Türkler, ilkin kültür sorunlarıyla ilgilenmelidirler. Nitekim, biz Türklük davasını böyle bir olumlu ölçüde ele almış bulunuyoruz. Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türkleri’nin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. Azerbaycan Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz gibi olduğu için, onların arzularına kavuşmaları, özgür ve bağımsız olarak yaşamaları bizi pek fazla sevindirir
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

 






Ahıska Türkleri, İkinci Dünya Savaşı'nın zorunlu göç dalgaları arasında öne çıkan, tarih boyunca pek çok meydan okumayla yüzleşmiş bir topluluktur. Sovyet rejimi altında, Stalin'in etnik temizlik kampanyalarının bir parçası olarak, 1944'te Gürcistan'ın Türkiye sınırındaki Ahıska bölgesinden Orta Asya'ya sürgün edilmişlerdir.

Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla, birçok Ahıska Türkü anavatanlarına ya da daha iyi yaşam şartları arayışı içinde farklı ülkelere göç etmeye çalışmıştır.

Bu süreçte Türkiye, Ahıska Türklerinin yeniden yerleşimi için önemli bir merkez haline gelmiş ve bu adım, sadece tarihi ve kültürel bağları güçlendirmekle kalmamış aynı zamanda Türkiye'nin stratejik demografik yapı üzerindeki etkisini de artırmıştır. Öte yandan Türkiye’nin Ahıska Türkleri ve Dış Türkler politikası, sosyal, ekonomik ve güvenlik stratejileriyle bütünleşik bir çerçevede değerlendirilmiştir. Fakat son zamanlardaki Arap-Afgan-Paki-Afrikalı nüfusun Türk vatandaşlığına geçme imkânı bulması, etnisite ve kültür bakımından Türkiye’nin geleceği için soru işaretlerini arttırmaktadır.

Ahıska Türklerinin Türkiye'ye yeniden yerleşimi, demografik dengeleri etkileyen, sosyal uyumu teşvik eden ve bölgesel güvenliği artırma amacı güden kapsamlı bir stratejinin parçasıdır. Yerleşim süreci, Ahıska Türklerinin Türkiye'ye entegrasyonunu kolaylaştıracak şekilde planlanmış ve hükümet tarafından konut, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçların sağlanmasıyla desteklenmiştir. Ahlat, bu topluluk için önemli bir yerleşim merkezi haline gelmiş, tarihi bağları güçlendirme ve stratejik nüfus artışı hedeflerine katkı sağlamıştır.

Ekonomik ve sosyal entegrasyon, bölgesel kalkınma projeleriyle desteklenmiş, tarım, hayvancılık ve küçük ölçekli sanayi gibi sektörler ekonomik entegrasyon için öne çıkarılmıştır. Eğitim ve dil kursları, topluluğun sosyal uyumu ve Türkiye toplumuna entegrasyonu için kritik öneme sahip olmuştur. Alınan nüfusun toplam nüfus ve hatta bölge nüfusu içerisinde küçük kalması da entegrasyonu kolaylaştırmıştır. Öyle ki 40.000 nüfuslu Ahlat’a, 2024 yılında 218 aileden oluşan 703 kişi yerleştirilmiştir.

Ahıska Türklerinin Türkiye'ye yerleşimi, bölgenin demografik yapısını güçlendirirken, aynı zamanda sosyal ve kültürel homojenliği teşvik etmiştir. Bölgesel güvenlik açısından stratejik bir hamle olarak da değerlendirilebilir, zira bu yerleşim Türkiye'nin sınır güvenliğini pekiştirme ve terörle mücadelede daha etkin bir rol oynama kapasitesini de artırmıştır.

1.141.015 nüfuslu Van şehrinde bulunan Ulu Pamir Köyü'nde yerleştirilen 4.000 Kırgız Türkü de benzer bir durum teşkil etmektedir ve Türkiye'nin farklı Türk topluluklarını koruma ve destekleme politikasının bir parçası olarak görülmektedir. Bu yerleşimler, Türkiye'nin demografik ve stratejik planlamasında önemli bir rol oynamakta, bölgesel ve uluslararası alanda Türkiye'nin güçlü konumunu desteklemektedir.

Ahıska ve Kırgız Türklerinin Türkiye'ye yerleşimi, ekonomik kalkınmayı ve sosyal uyumu teşvik eden projelerle desteklenmiştir, tarım ve hayvancılık alanında sağlanan destekler ekonomiye entegrasyonu sağlamış, kültürel entegrasyonu hızlandırmıştır.

Tarih boyunca, benzer göç ve yerleşim olayları, hedeflenen bölgelerdeki demografik yapıyı değiştirerek, etnik ve kültürel dengeler üzerinde kalıcı etkiler bırakmıştır. Ahıska Türklerinin yerleşimi, Türkiye'nin etnik kimlik politikalarındaki devamlılığı temsil eder ve bölgesel ve uluslararası politikalarında önemli bir yer tutar.

Sonuç olarak, geçmişte ve günümüzde Ahıska ve Kırgız Türklerinin yerleşimi, Türkiye'nin demografik, sosyal, ekonomik ve güvenlik politikalarına katkı sağlayarak, bölgesel ve uluslararası alandaki gücünü artırma, etnik ve üniter yapıyı koruma ve sosyal uyumu teşvik etme hedeflerine hizmet etmiştir. 1925’te Yunanistan ile yapılan mübadele din temelli bir antlaşmaydı fakat 1828,1920 Rus ve Ermenilerle yapılan mübadeleler ise dini olduğu gibi etnik kimlik üzerinden de yapılan antlaşmalardı. Bu süreçler, Türkiye'nin bölgesel istikrarı ve güvenliği sağlama, ekonomik kalkınmayı destekleme ve uluslararası alanda daha etkili bir rol oynama hedeflerine önemli katkılar sağlamaktadır. Gelecekte, Türkiye'nin bu tür stratejik yerleşim ve entegrasyon projelerini sürdürmesi ve geliştirmesi beklenmektedir. Bu projeler, ülkenin bölgesel gücünü ve etkisini artıracak, aynı zamanda kültürel ve sosyal entegrasyonu teşvik ederek Türkiye'nin üniter yapısını ve kültürünü korumasına yardımcı olacaktır.

Göç yönetimi ve terörle mücadele, Türkiye için önemli meydan okumalardır. Ahıska ve Kırgız Türklerinin yerleşim süreçleri, bu zorluklarla başa çıkma konusunda önemli dersler sunmaktadır. Bu süreçler, göç yönetiminin nasıl etkin bir şekilde gerçekleştirilebileceğini ve terörle mücadelede toplumsal uyumun önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, bu toplulukların yerleştirilmesi, sınır güvenliğinin güçlendirilmesine ve terörle mücadelede stratejik avantajların elde edilmesine katkıda bulunmuştur.

Kültürel ve sosyal entegrasyon, Türkiye'nin uzun vadeli hedeflerine ulaşmasında kilit bir faktördür. Ahıska ve Kırgız Türklerinin başarılı entegrasyonu, farklı kültürel arka planlardan gelen toplulukların bir arada yaşayabileceği ve birbirlerini zenginleştirebileceği bir model sunmaktadır. Bu, Türkiye'nin kültürel çeşitliliğini korurken, sosyal uyumu ve dayanışmayı teşvik etme stratejisinin bir parçası olarak önemli bir adımdır.

Sonuç olarak, Ahıskalı Dış Türklerin yerleşimi, Türkiye'nin sosyal dokusuna, ekonomik kalkınmasına ve bölgesel güvenliğine önemli katkılar bulunmuştur. Bu yerleşimler, Türkiye'nin etnisitesini ve kültürünü Ankara’ya kalpten bağlarken, aynı zamanda bölgesel istikrar ve güvenliğe de katkıda bulunmuştur. Türkiye'nin gelecekteki stratejik planlamalarında, benzer yerleşim ve entegrasyon projelerinin önemi artarak devam edecektir. Bu projeler, Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası alanda güçlü bir konumda olmasını destekleyecek ve Türk nüfusunun bölgedeki varlığını pekiştirecektir. Bu analiz, Türkiye'nin Ahıska Türkleri ve Dış Türkleri entegre etme ve yerleştirme stratejilerinin önemini ve etkilerini ortaya koymakta, Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası politikalarında önemli bir yer tutan bu süreçleri gelecekteki stratejik planlamalar için önemli örnekler olarak sunmaktadır.



Yavuz Bülent Bakiler’in de dediği gibi;

Yeniden inanmak Yaradana huzurla

En son elçisini şahdamar bilmek.

Bir Hun türküsüyle, Selçuklu yüreğiyle

Yeniden Türklüğe eğilmek.

Yeniden cemre gibi düşmek toprağa

Yeniden haram etmek gece gündüz uykuyu

Yûnus Emre gibi atsız-pusatsız

Yeniden fethetmek Anadolu'yu.

 
 
 
Soykan Durdağı

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışman