JAVAKHETİ SORUNU
- Yunus Murat GÜZTOKLUSU -
Borjomi’den Gürcüler’in mikrobus (minibüs) dedikleri kaptıkaçtı ile Tiflis’e giderken aklım Borjomi’nin neden 1990’larda Ahıska ilinin 6. İlçesi yapılarak buraya bağlandığı sorusuna takıldı.Konu ile daha önce bildiklerimi ve duyduklarımı geziden sonra internet üzerinden yaptığım araştırmaları bölgedeki gözlemlerle yoğurarak bazı sonuçlara ulaştım.
....Ajans Ahıska....
Ahıskalılar’ın 1944 Sürgünü bölgenin demografik (nüfussal) yapısını ve etnik dengesini alt üst edip bozmuştu.İnternetten eriştiğim Gürcistan’ın Sovyet dönemi nüfus sayımı verileri bu konuda bazı aydınlatıcı bilgiler içermektedir.
Ahıska ilinin Ermenistan’a yakın güney ilçelerinden Ninosminda’nın 35 bin dolaylarında ,Ahalkelek’in ise 60 bin civarındaki nüfusunun yaklaşık %80 kadarı Ermeni iken , ‘’Ahıska Türkleri’’nin 1944 sürgününden sonra bu oran % 95 oranlarına yükselmiştir.
Ahıska merkez ilçesinin sürgünden önce 55 bin olan nüfusunun üçte ikisi Müslümanlardan oluşurken Ermeniler % 30 oranındaydı.Ancak sürgünden sonra bu oran % 50’yi geçmiştir.
Aspinza ilçesinde ise sürgünden önce 30 bin dolaylarında nüfusunda %5 gibi düşük oranda olan Ermeniler,sürgünde nüfusunun %90 kadarını kaybederek adeta boşalmıştı.Öyleki Sovyetler’in dağılmasından sonra yapılan 2002 sayımında Aspinza’nın nüfusu (sürgünden 63 yıl sonra bile ) sadece 13.000 iken bunun % 18’i Ermeniler’den kalanı ise Gürcülerden oluşuyordu.Ahıska’nın en kuzeydeki Acaristan Cumhuriyeti’ne komşu Adıgön ilçesinde de benzer bir demografik çöküntü olmuş buraya da Ermeni yerleşimi düşük oranda olurken Gürcü yerleşimi göreceli olarak biraz daha fazla olmuştur.
Ahıska ilinin güney ilçelerinde (Nino ve Ahalkelek’te) yüzde doksanların üzerine olan Ermeni nüfus Ahıska merkez ilçede yarı yarıya kuzey ilçelerinde ise yüzde onlarda kalırken bütün ahıska ölçeğinde çoğunluğu ele geçirmişti.Öyle ki Gürcistan’ın bağımsızlıktan sonra ilk nüfus sayımı olan 2002 sayımına göre Ermeni nüfusta yaşanan göçe ve 35bin kadar (sadece % 10 kadarı Ermeni kalanların büyük çoğunluğu Gürcü olan) nüfusu ile Borjomi’nin de eklenmesine karşın toplam nüfus sadece 208 bin kadardı.Bunun % 54.6 ‘sı (113.347 kişi) Ermeni,% 43.4’ü (89.995 kişi) ise Gürcü idi.%2’si Rus kalıntısı nüfus kalmıştı.Oysa Ahıska’nın sürgündeki Sovyet sayımlarında kendini ısrarla ‘’Türk’’ olarak yazdıran Müslüman nüfus 20.yüzyılın ikinci yarısında hızla toparlanmış,1989’da Özbekistan’da yaşanan Fergara olaylarından sonra yeni bir zorunlu göç süreci yaşanmasına karşın parlak bir demografik atılım yaparak günümüzde yarım milyona yaklaşan hatırı sayılır bir kitle oluşturmuşlardır.
Ancak Ahıska’nın Borjomi dahil tüm nufusunun iki katından fazla olan bu kitle Ahıska hariç nerdeyse Avrasya’nın her tarafına dağılmışlardır.Ahıskalılar’la ilgili internet sitelerine baktığınızda bu büyük kitlenin en büyük parçaları tahmini rakamlara göre;
Kazakistan’da……………………………150 bin
Azerbeycan’da………………………….100bin
Rusya’da………………………………….100bin
Kırgızistan’da…………………………… 50bin
Kadar büyük gruplar halinde yaşamaktadırlar.
Ahıskalılar daha Sovyet döneminde 1972’denberi ‘’anayurt’’ saydıkları Türkiye’ye gelmek ve yerleşmek için bazı girişimlerde bulunmuşlardır.Sovyetler’in dağılmasından sonra özellikle merhum Süleyman Demirel’in başbakanlığı sırasında değişik illere yerleştirilmişlerdir.Sonradan peyderpey gelenlerin eklenmesiyle bugün Türkiye’de otuzbin dolaylarında Ahıskalı göçmenin yaşadığı söylenmektedir.
Ahıskalılar’dan onbeşbin kadar küçük bir grubun Fergana olaylarından sonra bile Özbekistan’da kalabildiği görülmektedir .1989’daki Fergana olaylarından kaçan Ahıskalılar’ın onbin dolaylarında bir grup ise o sıralar dağılmamış olan Sovyetler Birliği’ne bağlı Ukrayna Cumhuriyeti’ne sığındığı anlaşılmaktadır.Türkiye kamuoyu onların varlığını Kırım’ın işgali ve ilhakından sonra ortaya çıkan Rusya Ukrayna Gerilimi ve Doğu Ukrayna’daki iç savaşın içine düşmelerinin ardından televizyona yansıyan Türkçe feryatlarından sonra fark etmiştir.Bu da tabiî ki bizim eksikliğimiz ve ayıbımızdır.Sırf Türkiye’ye olan yakınlıkları ve bağlılıkları dolayısıyla asırlardır yaşadıkları yurtlarından atılıp büyük kayıplar vererek oraya buraya sürülen ve yetmiş yılı aşkın süre çekmedikleri kalmayan bu insanlara karşı bu kadar ilgisiz ve sorumsuz kalmamız ayıp ve utancından artık kurtulmalıyız.
Ukraynadaki bu kitleden birkaç yüz ailenin Türkiye’ye getirilmesi sağlanmıştır.Ancak Ahıska’ya dönüş için hiçbir girişim yapılmadığı görülmektedir.Ahıska Türkleri’nin bir türlü yurtlarına dönemeyişi,nüfusun çoğunluk kazanması ve Javakheti adını verdikleri Ahıska ilinde Karabağ benzeri bir ayrılıkçı harekete yönelmeleri bağımsızlıktan sonra Gürcistan yönetimlerini rahatsız etmiş ,1930’lardan beri 35 bin dolaylarındaki nüfusunun sadece %10 kadarı Ermeni kalan ezici çoğunluğu Gürcü olan Borjomi ilçesini de Ahıska’ya bağlayarak nüfusun etnik yapısını Gürcüler lehine değiştirmek ve dengelemek istemişlerdir.
Ermeniler Javakheti dedikleri Ahıska bölgesinde JAVAKHETİ DEMOKRATİK BİRLİĞİ adıyla örgütlenerek özerklik mümkünse Karabağ gibi bağımsızlı ilanı,hatta Ermenistan’a katılma gibi özlemlerini siyasal istemlere (taleplere) dönüştürmeye başlamışlardır.Batum üzerinden Karadeniz’e açılmayı düşleyen Ermenistan’ın Karabağ kliği tarafından belirlenen,şovenist iktidarları tarafından Rusya ile yaptıkları stratejik ittifaka da güvenerek açık-örtük biçimlerde desteklenmesi şaşırtıcı bir durum değildir.
Ermenistan Devleti’nin bu yayılmacı hayalleri ve hesapları ile beslenen bu stratejik yaklaşımının yarattığı siyasal sıkıntıları yanında Ahıska (Javakheti) Ermenileri’nin ekonomik ve kültürel açıdan da büyük sıkıntıları vardır.
Ekonomik açıdan Kafkasya ‘da Ermenistan ve Gürcistan Sovyetler’in dağılmasından beri yaşadıkları ekonomik ve sosyal çöküntüyü bir türlü aşamamaktadırlar.Javakheti Ermenleri’nin de bu çöküntüden nasiplerini fazlasıyla aldıkları bölgedeki kısa süreli gözlemlerimizle anlaşılmıştır.Bu ekonomik çöküntüyü aşmak için kuzeydeki komşu Acaristan (Batum) bölgesi gibi Türkiye’ye açılmak zorunluluğu algılansa bile bölgenin Ermeni nüfusu kendil
kendilerine yapılan aşırı ideolojik yükleme ile Türk korkusunu ve Türkiye takıntısını aşamamaktadır.
Bu durum Ermeni nüfusun geniş ekonomik olanaklar ve sosyal fırsatlar sunan Rusya’nın başta Kuzey Kafkasya’daki yakın Krosnadan ve Stavropol eyaletleri olmak üzere göçmelerine neden olmaktadır.Bu kitlesel göç Ermeniler’in Ahıska bölgesindeki özerklik istemlerinin demografik tabanını zayıflatırken ,Rusya’nın özellikle Karadeniz kıyısındaki Krosnadan eyaletindeki başta Adler yöresi olmak üzere özerklik istemlerinin ortaya çıkmasına zemin yaratmaktadır.Böylece Ermeniler Güney Kafkasya’da zayıflayan Karadeniz’e açılma özlemlerini Kuzey Kafkasya ‘ya taşımaktadırlar.
Ermeniler’in göç hareketi büyük çoğunluğu Rusya ‘ya yönelik olsa da beraber 50-60 bin dolaylarında bir kitle başta İstanbul olmak üzere Türkiye’ye göçmüşlerdir.İş ve geçim amacıyla ülkemize gelen çoğu kayıt dışı çalışarak yaşama tutunmaya çalışan bu bin yıllık komşularımız Türkiye’de kimsenin kendilerini baltalarını bileyerek beklemediğini hatta hiç ilgilenmediklerini yaşayarak gördüklerinden beyinlerine yüklenen ideolojik tortularından daha kolay kurtulmaktadırlar.Ticaret ve ziyaret nedeniyle gelip gidenlerin artması iki toplum arasındaki gereksiz ve yararsız önyargıların ve düşmanlıkları körükleyen Ermenistan liderlerinin ayağına gideceklerine Ermeni toplumunun bu ekonomik ve psikolojik açılım gereksinmesine yardımcı olsalar daha yararlı olacaklardır.Emperyal güç odaklarının aradan çıkarılarak iki toplumun doğrudan bağlantılar kurması ve barışması birçok sorunu kendiliğinden çözecektir.Kısaca HALKTAN HALKA ilişkilere önem ve öncelik vermek gerekir.
Javakheti Ermenileri ve genelde Gürcistan Ermenileri’nin çok önemli bir sorunu da kültür alanında Sovyetler sonrası,bağımsızlık döneminde ortaya çokan dil sorunu da kültür alanında Sovyetler sonrası ,bağımsızlık döneminde ortaya çıkan dil sorunudur.Eskiden anadillerinin dışında Rusça öğrenerek geniş Sovyet coğrafyasında iletişim sorununu büyük ölçüde halletmekteydiler.Bağımsızlıktan sonra Gürcistan Yönetimlerinin kamu yönetiminde ve toplumsal yaşamda iletişim sorununu büyük ölçüde halletmekteydiler.Bağımsızlıktan sonra Gürcistan Yönetimlerinin kamu yönetiminde ve toplumsal yaşamda Gürcü dilini dayatmaları Gürcistan ‘ın diğer azınlıkları (Abazalar,Osetler,Azeriler vd) gibi Ermeniler’i çok zor duruma sokmaktadır.Kuşkusuz her ana dil değerli olmakla birlikte birkaç milyon kişinin küçük bir coğrafyada konuştuğu bilim,eğitim,iletişim ,ekonomik ve toplumsal iletişimde gelişkin ve yaygınlık kazanmayan bir dili ve ilave bir zorluk getiren farklı bir alfebeyi öğrenmek yerine Avrasya coğrafyasının iki büyük ve yaygın dilleri olan RUSÇA VE TÜRKÇE’yi öğrenmek ve kullanmak istemektedirler.
Gürcistan’ın bağımsızlık kazandıkları son çeyrek asırlılı tarihinde bu dil sorunu ülkenin kangrenleşen en önemli kültürel ve toplumsal sorunların başında gelmektedir .Öyleki ülkedeki Abhazya,Oset Ermeni ayrılıkçı akımlarını besleyen en önemli kaynaklar olduğunu söyleme yanlış olmaz .Öyleki ülkenin en uysal azınlığı olan Borçalı bölgesindeki Azeriler (Karapapaklar) bile bu konuda çok sıkıntılı durumdadırlar.
Bu durumda azınlıklar ya ayrılıp bağımsız devletçikler kurmak (Abhazya ve Osetya) ya da ülkeden uzaklaşmak(göçmek) eğilimine girmektedirler (Ermeniler ve Azeriler).İlk eğilim Gürcistan bölünüp,parçalanmasına ,ikinci eğilim ise demografik ve ekonomik çöküntü yaşamasına yol açmaktadır.Bu sorunun çözümü Gürcistan’ın birliği,gelişimi ve geleceği için yaşamsal önemdedir.
Rusya’dan gördükleri destekle ayrılmak isteyen Abhazya ve Osetya 2008 Rus –Gürcü savaşından sonra tümüyle kopmuşlar ,fiilen Rusya’ya bağımlı olmuşlardır .Azeriler ve Ermeniler’in sözünü ettiğimiz ekonomik ve kültürel (dilsel) nedenlerle hızlanan göç eğilimlerinin sonu ovyet nüfus sayımında Ermeniler 415 bin kişiyle Gürcistan nüfusunun %12’sini oluşturuyorlardı.Savaş sonrası sayımlarda bu sayı biraz artarak 440 bine çıksa da 1989’da oran olarak %8’e düşmüşlerdir.Oysa bağımsızlıktan sonra 2002’de bu sayı 248 bine oran olarak % 5.7’ye dek inmiştir.
Azeriler ise 1959’da %3.8 olan oranları,2002’de % 6.5’a yükselmiştir.Azeri nüfusdaki yüksek doğum oranları yoğun göçe karşın onları 285bin 21. Yüzyılın başlarında Gürcistan’ın 2. Büyük grubu yapmıştır.
Azeri nüfusa ek olarak müslüman Ac aristan (Batum)bölgesinde yaygın tarihsel-kültürel nedenlerle yaygın Türkçe kullanımını ve Türkiye’ye serbestçe gelip giden hatta çalışan Gürcü nüfusla Türkçe öğrenmelerini de göz önünde tutarsak Gürcistan’da Türkçe konuşan nüfusun %10-15 arasında olduğu söylenebilir.Gurbette olan Ahıskalılar’ın ve Gürcistanlı Azerilerin Türkçe konuşabilen Ermeniler hesaba katılırsa bu rakam rahatça ikiye katlanabilir.
Bütün bu saptamalar önümüzdeki çeyrek asırda BAĞIMSIZ GÜRCİSTAN’ın yaşaması,bütünlüğünü koruması,gönenç ve kalkınmasını sağlaması için Türkçe’ye büyük barış görevi yüklemektedir.
Çarlık dönemindeki işgalden sonra 19.yüzyılda Gürcistan’a yerleşen Rus nüfusun bağımsızlıktan sonra tamamen Rusya’ya dönmesi,buna karşılık Türkçe’nin ülkenin yerli dili olarak ağırlığını artırarak sürdürmesi bu konuyu irdelemeyi gerekli kılmaktadır.
Ajans Ahıska