Türkî devletlerdeki; sosyoekonomik menşeili olup, siyasi tezahürlü olan hareketliliğe, bölgenin can damarı Fergana Vadisi üzerinden bakacağız. Büyük İskender, “feylesof-ül kübra” hocaların hocası Aristo’ya sorar; “Zaptettiğim topraklardaki insanları, tahakküm altında tutabilmek için neler yapmalıyım..?” Aristo şöyle yol gösterir: “Halkların arasına nifak tohumları ekeceksin. Birbirleriyle savaşınca, hakem olarak kendini kabul ettireceksin. Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.”
Bugün bölgenin üniter ülkeleri başta Rusya ve Çin bu plan üzere bütün oyunları sergilemektedir!
Bu diyalog, Sovyet Rusyası’nın Türkistan halkları üzerinde izlediği politikaların özetidir. Sovyet Rusya, karmaşık sınır problemlerinin temelini atmıştır. Bunların en büyüğü olan Fergana Vadisi; Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın kesiştiği bölgedir. 70 milyonun yaşadığı Orta Asya coğrafyasının yaklaşık 17 milyonu olan Fergana Vadisi, Asya’daki Türkî nüfusun yüzde 25’idir.
Bölgede toplam 9 eksklav alan bulunmaktadır. Eksklav, toprakların bir bölümünün başka bir devletin topraklarında bulunmasıdır. Özbekistan’ın Kırgızistan’da 4 bölgesi vardır. Kırgızistan’ın, Özbekistan’daysa bir. Tacikistan’ın da Özbekistan’ın da bir ve Kırgızistan’da ise 2 bölgesi vardır!
“KİLİT BÖLGE” FERGANA!
Fergana dağlarla çevrili, Çin’in doğudan batıya Rusya’nın ise kuzeyden güneye uzanan demiryollarının kesiştiği kavşakta bir vadidir. Çin’in Orta Asya’ya açılan altın kapısı. Rusya’nın ise bölgenin güç dengesindeki temel kozu. Ayrıca küresel güçlerin de göz bebeği!
Sovyetler Birliği, 1924-1926 yıllarında Orta Asya’da, etnik grupların yoğun yaşadığı bölgeleri dikkate alarak 5 cumhuriyete yapay sınırlar çizdi. Bölge halkları üzerine yeni kimlikler inşa etti. Halklar, çizilen yapay sınırlara hapsedildi. Türkistan’da, özellikle etnik grupların yoğun yaşadığı Fergana Vadisi çatışma yuvasına dönüştürüldü. Kültür ve medeniyet meczi Fergana Vadisi, sadece Orta Asya Türklerini değil; Stalin sürgününe maruz kalan Kırım ve Ahıska Türklerini barındırıyordu. 1989’da vadide yaşatılan Özbek-Ahıskalı çatışması büyük kayıplara ve nefretlere sebep oldu. Peki, neden iki kardeş birbirine düştü?
Sovyet döneminde, Ahıska Türkleri dünya basınında duyuruldu, sivriltildi. Sovyetlere karşı milli direniş gündemi değiştirilmek istendi. Asıl vatanı günümüz Gürcistan olan Ahıska Türkleri, Sovyetlerin yıkılışına yakın 45 senelik sürgünden sonra memleketine geri döndürüldü ve bağımsızlık hareketleri alevlendirildi. Geri plana düşürülen Özbekler üzerinden Rus düşmanlığını gölgelenip, Ahıska Türkleri hedef yapıldı.
En büyük sorunlardan biri de sınırların net belirlenememesiydi. Sürekli kaşınan bu gerilim, ulaşım ve iletişime de mâni oldu. Özbekistan’ın, Kırgızistan hudutlarında bulunduğu bölgeyle koridor oluşturması gündemde tutuldu. Çünkü bu bölge, “ana ülkesi” Özbekistan’la bağlantı kurmakta zorluk çekiyordu. Bölge halkı, koridor oluşturulması için yetkililere yalvarır hâle getirildi. Avrasya Bölgesi’nin en büyük ve en temiz su kaynaklarının Kırgızistan’ın olması ve Özbekistan’ın bu sulara ihtiyacı da hep çatışma sebebi yapıldı. Bölge, etnik çatışmalara maruz kalan bölgedeki radikal dini hareketlerin, mezhep ayrımcılığı gibi tehdidine de açık bırakıldı.
DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK!!!
Dünya gündemindeki Kazakistan’da, dönemin kurucu devlet başkanı Nazarbayev’in, en geç 2025’te Latin alfabesine geçileceğini ve her türlü altyapı ve çalışmanın yapıldığını söylemesi, yanında yeni lider Tokayev’in 2031’de Latin grafkasına geçilebilir sözüne rağmen bunların konuşulabilmesi bile yeniden diriliş için bir işarettir!?
Türkî devletler, bu gibi belirgin yenilikleri, basiretle alabilecek liderlere ve çalışmalara destek vermelidir. Zira Türk Devletler Teşkilâtı da, Kazakistan olaylarından sonra, birleştirici bir çağrıyla basın açıklaması yapmıştı:
“Devletlerimizde demokrasi, insan hakları, adalet, gelir dağıtımında denge ve ahenk gibi asrın gereği toplumsal çözümler sağlanmalıdır. Devlet, milletin fedakârlığı, çalışkanlığı ve erdemi üzerinde yücelir. Burada temel motivasyon kaynağı, vatandaşların memnuniyetidir. Kazakistan başta olmak üzere Türk Devletleri Teşkilatı üyesi kardeş ülkelerde devletlerimizin kurumsal yapısının oturtulmasını bekliyoruz.
Türk Devletler Topluluğu ülkeleri arasındaki bağlar, karşılıklı bağımlılıklar oluşturularak geliştirilmelidir. Ortak tarih, ortak eğitim kurumları, ortak askeri ilişkiler, birlikler, tatbikatlar, tâlimname ve ders kitaplarına değin her seviyede yapılacak işler var. Kamu/özel ortak şirketler kurulmasını bekliyoruz. Ortak amaçlar için çalışacak STK kurulmalıdır. Mevcut STK karşılıklı şubeler açmalıdır.”
Bizim de büyük ata dedelerimizin ana vatanı olan ve sahada yaptığım gezi çalışmalar yanında yazdığım Kafkas ve Türkistan Mezalimi kitabında da değindiğim şu an Fergana bölgesinde büyük huzursuzluk var!
Her ne kadar kazaklar, Özbeklerle sınır problemini halletse de, Kırgızlarla Tacikler ve diğer komşular arasında büyük sıkıntılar devam ediyor. Son günlerde bölge kaynayan bir kazan Türk Devletler Teşkilâtı ve Aksakallar Şurası, bölgeye kalıcı tedbir ve çözümler getirerek, bölge halklarının gönlünde taht kurabilir!
Türkistan soykırımı önlenmelidir!
Dünya mazlumlarının ve mağdurlarının umudu olan Türkiye cumhuriyeti Devleti’nin Türk dünyasında ve Türkistan bölgesindeki o asimilasyon politikalarına karşı soydaşlarına sahip çıkması için atacağı bir adım; Türk coğrafyasının neşv-ü neması ve Türk devletine muhabbet için büyük bir fırsattır! Vesselâm.