Orta Asya’daki konumu itibari ile oldukça kritik bir bölgede bulunan Fergânâ Vadisi, sadece 22 bin m2’lik alanı ile Orta Asya nüfusunun yaklaşık %25’ine ev sahipliği yapıyor.

Yaklaşık 70 milyon insanın yaşadığı Orta Asya coğrafyasında, Fergânâ Vadisi tek başına 17 milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyor. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın toprakları da yine bu vadide kesişiyor.

Vadide bulunan Sugd bölgesi Tacikstan’a, Oş, Batken ve Celal-Abad şehirleri Kırgızistan’a, Andican, Namangan ve vadiye adını veren Fergânâ şehri ise Özbekistan’a aittir.

Fergânâ Vadisi’ndeki etnik çeşitlilik, yer altı ve yer üstü kaynakları, bölgeye huzur ve kalkınma getirmek yerine, bölge ülkelerinin politikaları nedeniyle Fergânâ Vadisi’ni bugüne kadar güvenlik ve istikrardan uzak bir bölge haline getirmiştir.

Seyhun Nehri’nin geçtiği Fergânâ Vadisi oldukça verimli ve bereketli topraklardır. Özbekistan’ın tarımsal üretiminin %25’i, Kırgızistan’ın tarımsal üretiminin ise %50’si bu verimli topraklarda yapılmaktadır. Topraklarının büyük kısmı dağlık alanlardan oluşan Tacikistan’ın işlenebilir topraklarının %70’i ise yine Fergânâ Vadisi’nde yer almaktadır.

Seyhan üzerinde bugüne kadar 20’den fazla baraj yapılmış ve bu barajlar nedeniyle Fergânâ Vadisi’ne ulaşan su miktarı azalmıştır. Bu durum bölgedeki tarımı olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Aral Gölü’nün kurumaya yüz tutmasında bu politikaların payı büyüktür. Dönemin Özbek Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, bölgedeki HES inşaatları nedeniyle savaş çıkabileceğini söylemiş, Kırgızistan’ı ve Tacikistan’ı tehdit etmişti.

Su paylaşımı konusunda Fergânâ Vadisi’ni paylaşan 3 ülkenin politikaları neticesinde bu olumsuz durumdan Türkmenistan ve Kazakistan da etkilenmektedir.

Su kaynakları üzerindeki mücadelenin dışında sınırların iç içe geçmesinden dolayı Fergânâ Vadisi, gerginliğe oldukça açık bir bölgedir. Bölgedeki sınır problemi, vadideki nüfus yoğunluğu, işsizlik, yoksulluk, su sorunu ve arazi anlaşmazlıkları gibi nedenlerden dolayı yıllar boyunca bu sorunlar çözüme kavuşturulmayı beklemektedir.

1900’lerin başında Sovyetler, bölgede ayrılıkçı hareketlerin birleşememesi için böl ve yönet politikasını uygulamıştır. Sınırlar da hiçbir etnik grubun kendi başına ayakta duramayacağı ve bağımsız olamayacağı şekilde çizilmiştir.

Bölgedeki su kaynakları üzerinde anlaşmazlıklar ve coğrafi zorluklar nedeniyle bu sorunlar hala çözüme kavuşamamıştır.

Hucend Bölgesi 1924 yılında önce Özbekistan’a, 1929’da ise Tacikistan’a verilmiş ve adı Leninabad olarak değiştirilmiştir. Şu anda ise Hucend olarak isimlendirilen şehir, Duşanbe’den sonra %75’lik bir Özbek nüfus oranı ile Tacikistan’ın en büyük ikinci şehri konumundadır.

Haziran 1990’da, araziler üzerinde çıkan anlaşmazlıklar neticesinde Özbekler ve Kırgızlar arasında çatışma başlamış ve aylarca süren çatışmalarda resmi rakamlara göre 1200’den fazla insan hayatını kaybetmiştir.

SSCB’nin dağılmasından sonra da belirlenen sınırların demografik yapıdan uzak ve tarihi temele dayanmaması, sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Müzakereler ile çözülemeyen her sorun da güvenlik sorununu beraberinde getirmiştir.

Mayıs 2010’da ise yine Fergânâ Vadisi’nde bulunan Kırgız şehri Oş, etnik bir çatışmaya sahne oldu. Özbekler ve Kırgızlar arasındaki çatışmada 80’den fazla kişi hayatını kaybetti. Olaylar Celal-Abad şehrine de sıçradı ve şehirde bir televizyon binası, Kırgız-Özbek Üniversitesi ve onlarca iş yeri ateşe verildi.

Haziran 2010’da, araziler üzerinde çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkan gerginlik sonrası Özbek ve Kırgız yetkililer bir araya gelmiş ve anlaşma gereği Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerindeki Özbek tankları ve askerleri geri çekildi. Bu geri çekilme sırasında Özbek tankları köylerden ayrılırken Kırgız plakalı araçların üzerinden geçmesi gerginliğin dinmesinin önüne geçti.

Ocak 2014’te de Kırgızistan ve Tacikistan arasında sınır problemi yaşanmıştır. Kırgız-Tacik sınırındaki ortak devriye uygulamasında anlaşmazlık yaşanmış, anlaşmazlık sonucu gümrük kapıları kapatılmış ve taraf ülkeler birbirlerine nota vermişti.

Coğrafi olarak Orta Asya’nın merkezinde bulunması, ekonomik olarak diğer ülkelere göre daha güçlü olması, bölgenin en kalabalık ülkesi olması ve komşu ülkelerdeki Özbek nüfusunun çok olmasından dolayı bu problemlerin çözümünde kilit ülke Özbekistan’dır. Kırgızistan nüfusunun %15’i ve Tacikistan nüfusunun %10’u da Özbeklerden oluşmaktadır.

Bilindiği üzere Eylül 2017’de 17 yıllık bir aradan sonra bir Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilk kez Şevket Mirziyoyev, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’i ziyaret etmiştir. 1370 km’lik Özbek-Kırgız sınırının yaklaşık 1170 km’lik kısmı, yapılan anlaşma ile tartışmalı hâle gelmekten çıkmıştır.

Birbirine sınır olan Özbekistan’ın Kasansay ve Kırgızistan’ın Ala-Buka ilçelerinde birbirleri ile aile bağları olan yerel halk, karşı ilçeye geçmek için 100 kilometreden fazla yol kat ederek diğer illerdeki sınır kapısından geçmek zorunda kalıyordu ve anlaşma sonucunda Kasansay sınır kapısı yayalar için açıldı. Yapılan anlaşmalar ile HES inşaatları, Andican-Oş-Kaşgar otoyolunun açılması konusunda taraflar anlaşmıştır.

26 yıllık sınır probleminin büyük ölçüde çözülmesini Özbekistan’ın Kırgızistan Büyükelçisi Daniyer Sıdıkov, ’10 yılda yapılacak işleri 1 yılda yaptık’ şeklinde değerlendirmiştir.

Fergânâ Vadisi ve civarında toplam 9 adet anklav bölge (bir ülkenin, tamamen başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçası) bulunması, bölgedeki sınır çizgilerinin ne derecede karmaşık olduğunun en büyük göstergesidir.

Bölgede şu anda 9 adet anklav bölgesi vardır. Tacikistan’ın Özbekistan ve Kırgızistan’da toplam 3 bölgesi, Kırgızistan’ın Özbekistan’da 1 bölgesi, Özbekistan’ın ise Kırgızistan’da toplam 5 bölgesi bulunmaktadır.

Fergana Vadisi sınır olaylarının dışında birçok tarihi olaya da sahne olmuştur.
1944 yılında Stalin’in kararı neticesinde Ahıska Türkleri, sürgüne zorlanmış ve birçoğu Orta Asya’daki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerine yerleşmiştir. 1989 yılında, bölgedeki Sovyet faaliyetleri neticesinde Özbek topraklarına yerleştirilen yaklaşık 100,000 Ahıska Türkü ile Özbekler arasında gerilim oluşturuldu. Kimliği belirsiz kişiler tarafından Özbek halkı, Ahıska Türklerine karşı kışkırtıldı. Ahıska Türklerinin evleri yakılmış, olaylar neticesinde 300’den fazla Ahıska Türkü hayatını kaybetmiştir. Yaklaşık 20.000’i Fergânâ Vadisi’nde olmak üzere Özbekistan’a yerleşen 100,000 Ahıska Türkü, Haziran 1989’da yaşanan olaylar nedeniyle sürgün edildikleri topraklardan da ayrılmak zorunda bırakılmıştır.

1992’de Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de ayaklanmalar olmuş ve olaylar ülke geneline yayılmıştı. Ayaklanma sonucu Fergânâ Vadisi’nin yakınlarında bulunan Dağlık Badahşan bölgesi özerklik ilan etmişti.

Fergânâ Vadisi’ndeki Özbek şehri Andican’da, 23 kişinin ülkede bölücülük yaptığı suçlaması ile cezaevine atılması sonucu yüzlerce kişinin katılımı ile protestolar yapıldı. Mayıs 2005’te ise bu sayı 5,000’i geçti. Andican olayları, 13 Mayıs’ta 2005’te Özbek güvenlik güçlerinin sivil halka ateş açması sonucu Özbek yönetimine göre 187, göstericilere göre ise en az 1,500 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlandı. Dönemin Özbek Cumhurbaşkanı Kerimov, olayların “radikal dinciler” tarafından çıkartıldığını ve hedeflerinin ülkeyi bölmek ve şeriat düzenini kurmak olduğunu söyledi.

Andican olaylarının yaşandığı sırada Özbekistan, Kırgızistan ve Afganistan’da ABD üsleri bulunmaktaydı ve bulunma nedenlerini “uluslararası radikal dinci terörizmle mücadele” olarak açıklanmıştı. Andican’daki olayların kanlı bir şekilde bastırılması ABD ve Batı ülkeleri tarafından sert biçimde tepki görürken Rusya ve Çin, meseleyi Özbekistan’ın iç meselesi olarak değerlendirdi. Özbek yönetimi tarafından ölenler için sivil değil terörist denmesi Rusya ve Çin tarafından da destek gördü. Andican olaylarından kısa süre sonra ise Özbekistan, ABD’nin ülkedeki askeri üssünü boşaltması için 6 ay süre verdi. Ayrıca olaylar sonrasında sivillerin mülteci olarak Kırgızistan’a geçmesi, iki ülke arasındaki gerilimi artıran bir başka neden olmuştur.

Fergana Vadisi, coğrafi olarak siyasi merkezlerden uzak ve bölgeye ulaşımın zor olmasından dolayı çeşitli oluşumlar için kolaylaştırıcı etken olarak rol oynamıştır. Nakşibendilik ve Yesevîlik bu bölgede doğmuş ve günümüzde hâlâ etkilidir.

1920 yılında Sovyetler’e karşı Basmacı Ayaklanması bastırıldıktan sonra 1943’te Taşkent’te Orta Asya Müslüman Din Dairesi kurulmuş ve dini hayat kontrol altında tutulmak amaçlanmıştır.

1980’lerde, Afgan-Sovyet savaşında Afgan saflarına Özbekistan’dan ve Tacikistan’dan ciddi katılımlar olmuştur. Buraya katılanlar ise özellikle Afganistan ve Pakistan’da medreselerde eğitimler görüp ülkelerine dönerek bölgede, yeni kurulacak cumhuriyetlerdeki siyasi İslam hareketlerinin köklerini oluşturmuştu.

SSCB’nin dağılmasından çok kısa bir sonra bölgede her ne kadar dini eğitim faaliyetleri kontrol altında tutulmaya çalışılsa da, yalnızca Özbekistan’da 5000’e yakın devlet kontrolü dışında medrese açılmıştı. Fergana Vadisi’nin bölgedeki diğer şehirlerden uzak olması ve ulaşımın zor olması gibi etkenlerden dolayı merkezi otorite sağlanamamış ve radikal yapılanmaların oluşumu için de zemin hazırlamıştır.

Bölgedeki Taliban hareketi, Özbekistan İslam Hareketi (ÖİH), Hizb’ut-Tahrir, Doğu Türkistan İslam Hareketi gibi oluşumların varlığı da bu ülkeleri daha otoriter bir yaklaşım sergilemesine neden oldu.

Gerek sahip olduğu nüfus gerekse askeri gücü sebebiyle bölgedeki en güçlü ülke pozisyonundaki Özbekistan, bu hareketlere karşı sert tedbirler almış ve bu oluşumlar müdahalenin daha zor olduğu Fergânâ Vadisinde kümelenmiştir. Özbek yönetiminin uyguladığı baskılar, yoksulluğun da etkisiyle halkın bu oluşumlara daha çok destek vermesine neden olmuştur.

Bölgedeki en etkili İslami grup ise ÖİH’dir. Özbekistan’daki yerel yönetimlerde söz sahibi olan ÖİH, İslam Kerimov tarafından yasaklanmış ve grup başka bölgelere dağılmıştır. Ancak Taliban güçleri Afganistan’ın başkenti Kabil’in kontrolünü sağlamasıyla ÖİH Fergânâ vadisinde etkinliğini artırmıştır. Kerimov yönetimi bölgedeki oluşumlara karşı uzlaşmaz bir tavır sergilemiş ve gerilim artmıştır.

1999’da Taşkent’te bombalar patlamış ve Kerimov, bunun radikal teröristler tarafından kendisine yönelik bir suikast girişimi olduğunu söylemişti. Bunun üzerine ülke çapında örgütün lider kadrolarına yönelik büyük operasyonlar yapıldı. Siyasi İslam hareketlerinin yoğun olduğu Fergânâ Vadisi, sayıları binleri bulan tutukluların ve faili meçhul cinayetlerin merkezi olmuştur.

Özbekistan, uyuşturucu maddelerinin ticaretinde Fergânâ Vadisi’nin bir koridor gibi kullanılmasının önüne geçmek için Kırgızistan ile hiçbir görüşme yapmadan bölgeye mayın döşemiştir. Döşenen bu mayınlar sebebiyle birçok Kırgız hayatını kaybetmişti. Bu adım, hem Fergânâ Vadisi’nde yaşayan yerel halk için hayati bir risk olmuş, hem de Kırgızistan ile olan ticaretin risk altına girmesi nedeniyle yeni bir gerilime neden olmuştu.

Mart 2003’te, Kırgız yönetiminin girişimleri neticesinde mayınlı arazilerin haritası Özbek yönetimi tarafından Kırgız yönetimine verilmişti. Zamam zaman Özbek yönetimi tarafından atılan bu adımları, bölge ülkeleri vadideki yer altı ve yer üstü kaynakları elde etme amacıyla yapmış olduğu suçlamalarını yöneltmiştir.

11 Eylül olaylarının ardından Aralık 2001’de bölgedeki operasyonlar için ABD Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te askeri üs açmıştı. Bunun üzerine Rusya da 2003’te Bişkek’in yanlarındaki Kant şehrinde bir üs açtı. 2009’da ise Kırgızistan, Rusya’nın da baskısıyla ABD üssünü kapatma kararı almıştı. Ancak Kırgızistan, kira ücretinin 3 katına çıkarılması ile 60 milyon dolar karşılığında bundan vazgeçmişti. Temmuz 2014’te ise Bişkek’teki ABD askeri hava üssü kapatıldı.

Taliban ve El-Kaide’ye yönelik operasyonlar için ABD, Tacikistan’ı NATO güvenlik programına dâhil etti ve ülkeye 430 milyon dolar yardımda bulundu.

Bölgedeki bir diğer önemli sorun ise uyuşturucu sorunudur. 1980’de İran İslam Devrimi sonrasında uyuşturucu kaçakçılığında rota Fergânâ Vadisi’ne kaymış ve Afganistan ve Pakistan civarında üretilen uyuşturucuların önemli bir kısmı, merkezi otoritenin zayıf ve ulaşımın engebeli olduğu Fergânâ Vadisi üzerinden Doğu Avrupa’ya ulaştırılmıştır.

Fergana Vadisi’ndeki her oluşum, her siyasi ve ekonomik gelişme, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı doğrudan etkilemektedir. Bölge ülke yönetimleri dini oluşumları sıkı biçimde kontrol altında tutmak istemekte, radikal hareketlere karşı sert önlemler almaktadır.

Orta Asya için kritik bir noktada bulunan Fergânâ Vadisi, devletlerin kontrolünün zor olduğu oluşumların kümelendiği, etnik çatışmaların yaşandığı, uyuşturucu ticaretinin yoğun biçimde gerçekleştiği ve su paylaşımı konusunda tartışmaların yaşandığı bölge olmuştur. Bu sorunlar da bölgedeki istikrarın önündeki en büyük engellerdendir. Fergana Vadisi’nin güvenlik ve istikrarı, Orta Asya’nın güvenlik ve istikrarı demektir.

Cihangir Yıldırım

Bu yazı 04.03.2018 tarihinde Timetürk’te de yayınlanmıştır.