Ahıska, Ahıska Türkü, Ahıskalı Türk
Butanımlara geçmeden önce bir tarih yolculuğuna çıkmamız gerekiyor. Ahıska bölgesi, 1829 yılında, Rusya ve Osmanlı devletleri arasındaki savaşta kaybettiğimiz topraklardır. Edirne Antlaşması’yla bu toprakların dörtte biri Rus İmparatorluğu’na dahil edildi. Orada yaşayan Türk nüfusun bir kısmı,Osmanlı ordusu çekildikten sonra Osmanlı Devleti’nin iç kısımlarına göç etmeye mecbur kaldı. Bu tarihten önce Ahıska bölgesi, Osmanlı Devleti döneminde, idari yapı olarak Ahıska merkezli Çıldır Eyaleti olarak adlandırılıyordu. Ayrıca Ahıska Paşalığı tanımı da kullanılıyordu. Bu topraklar coğrafi yapı olarak eski Atabek Prensliği sınırlarıyla aşağı yukarı aynıdır.Bölgede,Türklerle birlikte Gürcüler, Ermeniler, Ruslar(Malakanlar), Kürtler de yaşıyordu. Bu bölgede yaşayan halk,kimin kim olduğunu biliyordu. Fakat Rusya Devleti nüfus sayımlarındaTürkleri birbirinden ayırmak için buradaki Türk nüfusunu önce Tatar, sonra Osmanlı Türkü, Azerbaycanlı olarak ayrıştırmaya başladı. 1921 yılında yeni bir MoskovaAntlaşması imzalandı. Bu antlaşmanın imzalandığı tarihte ne Osmanlı Devleti ne de Rus İmparatorluğu kalmıştı. Bu antlaşmaTürkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetiile Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti arasında imzalanmıştı.Türkiye, Gürcistan,Azerbaycan, Ermenistandevletleri,belirlenen sınırları bugünde devlet sınırları olarak tanımaktadırlar. Rusya resmî olarak bu tarihlerde literatürde Ahıska’daki nüfusla birlikte hem Borçalıbölgesindeki hemdeAzerbaycanTürkleriniTürk olarak adlandırıyordu. Bugünkü Azerbaycan Dili kitabı üzerinde o tarihlerde Türk Dili kitabı yazıyordu. 1932 yılından itibaren Türk kelimesi hem resmîdilden hem literatürden çıkarılmaya başlandı.14-15 Kasım 1944yılında gerçekleşen sürgün, halkımızı Ahıska’dan, Anadolu’dan tamamen kopardı.Amaç Türk kelimesini,Türklük düşüncesini unutturmak, hafızalardan silmek idi. Yeniden Türk kelimesine 1989 yılı belgelerinde Sovyet Türkü olarak karşılaşıyoruz. Bu yıllardaAzerbaycan’da,“Mesheti Türkleri” ismine rastlanılan bir iki kitap yayımlandı. Bu yıllarda hem resmî devlet dillerinde hem de Rusça literatürde;turkimesxetinsı-meshetitürkleri, turki-türkler, turkiaxıska-ahıska türkü,turkidjavxi-cavahettürkleri,axaltsixskiyeturki-ahalsihetürkleri, axaltsixskiyetyurki-ahaltsihetürkleri, kafkaskiyetyurki-kafkastürkleri isimleri ortaya çıkmıştı.
Neden Kumuk, Nogay, Gagavuz milletler için bu kadar çok tanımlama kullanılmadı, kullanılmıyor. Onlarda Türk kavmidir, Türk milletidir. Bu örnek gösterdiğim milletler bin yıllardır kendilerini biliyor.Devletler olsun, milletler olsun dünya âlemonları böyle tanıyorlar. Diğer Türk halklarının yıllardır devleti veya otonomi olarak siyasi yönetimleri vardır. Alfabeleri vardır. Kitapları vardır. Okulları vardır. Üniversiteleri vardır. Yıllardır oluşmuş millet ve halk yapıları vardır. Ne kendilerinin nede başkalarının onlara yeni bir milli isim koymaya ihtiyaçları olmamıştır.
Şimdi gelelim yukarıda yazdığım Ahıskalı, Ahıskalı Türk, Ahıska Türkü tanımlarına. Nereden çıktı bu tanımlar? Evet ben Ahıskalıyım, ama orada yaşayan Gürcü deYahudi de ve diğer milletlerde Ahıskalıdır. Ben farkımızı belirtmek için Türk kelimesini de kullanmak mecburiyetindeyim. Ben örneğin Erzurum Türkü olmadığımı kanıtlamak için Ahıska Türkü demek zorunda kalıyorum. Bugün eski Sovyet coğrafyası bölgesinde yüzlerle Anadolu Türkü geçici olarak yaşamaktadır. Rusya’da devamlı olarak yaşayanlarda vardır. Bu Türklerle farkımızı bildirmek için ben yine bazen Ahıska Türkü olduğumu söylemek zorunda kalıyorum. Ama bugün yaklaşık yüzbin Ahıska Türkü Anadolu’ya göç etmiş, vatandaş olmuş, ikamet izniyle yaşayanlar da vardır. Şimdi bana sorunca kimsin; Ahıskalıyım. Ora neresi diye soruyorlar. Gürcistan diyorum. Soruyorlar, Gürcü müsün? Hayır. Ahıska Türküyüm. Ama Posoflu kardeşime de Ahıska Türküyüm diyorum. O da diyor ki; seninle ben savaş sınırlarınınayırdığı aynı babanın oğullarıyız. Kader bizi ayırmış. Nasıl ki Türkiye’deArtvin Türkü, Sivas Türkü, Adana Türkü kullanılmıyor,sizde kullanmayın. Sizin bizden hiçbir farkınız yoktur,doğru! Ama ben devlet idarelerinde bunu söylemek zorundayım,mecburum. Türklüğümü ispat etmek için mücadele ediyorum. Posoflu kardeşimin böyle mücadelesi yok.
Aynen Türkiye dışında yaşayan Ahıska Türkleri de sokakta, devlet idarelerinde, resmî veya gayriresmîyayınorganlarında Türk kelimesinin önünde bir Ahıska tamlaması koymak zorundalar. Günümüzde birde Ahıskalı Türk tanımı çıktı. Neden bağlılık, mensubiyet bildiren -lı, -li, -lu, lü son eklerine ihtiyaç duyuldu. Çünkübirileri bizim farklı bir kavim olduğumuzu ispat etmeye çalışıyor. Biz de Posoflu, Sivaslı, Erzincanlı gibi Türk olduğumuzu söylemek, yazmak ihtiyacı duyuyoruz.Ama Ahıska kenti Adana, Malatya gibi Türkiye sınırları içinde değildir.Ahıska Türkisminitaşımayan Gürcistan sınırları içindedir. Biz Anadolu Türkleriyiz, ama Anadolu’da yaşamadığımız için mensup olduğumuz bölgeyi bildirmek için hem bölgenin ismini aitlik ekiyle hemde Türklüğümüzü bildirmek için Türk kelimesini birlikte kullanmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Sivas Türkü, Ankara Türkü, Bursa Türkü duydunuz mu? Bir yerde okudunuz mu? Hayır,Buna ihtiyaç duyulmamış. Ahıska Türkü yanlış mı? Hayır, doğrudur.Ahıskalı Türk yanlış mı? Hayır,doğrudur. En doğrusu hangisi sorarsanız;halk hangisini tercih ederse o doğrudur. Onu da zaman gösterir. Bugün Ahıskalı Türkler Amerika’da yaşıyor. Onlara da soracaklar. Onlarda cevap verecek: Türküm. Onlar da yeri gelince mecbur kalıp Ahıskalı Türküm diyecekler. Ben bugünlerde bizlerden biri olan bir genç kızımızın Amerikalı Türk olarak kendini tanıttığını gördüm. Genç olsa da Amerika Türkü olmadığını anlamış. Ahıskalı Türk olduğunu da unutmamış. Bugün Türkiye Devleti sınırları dışında yaşayan Ahıskalı Türk çocuklarımıza Türkçeyi öğretmek zorundayız. Okullarda ders geçilmesine, okul dışında kurslar açılmasına her yerde imkân olmayabilir. Ama çocuklarımızın Alfabe kitapları ile Türkçe masallarla tanışmasını temin etmek için çalışmalıyız.