71 yıl sonra biten bir sürgün

 

Gürcistan’da bir tren yolunda sıra sıra dizilmiş 35 kadın. Kimisi 80, kimisi 90 yaşlarında... Aslında derman yok dizlerinde ama ana vatanlarına kavuşmanın tutkusuyla yürüyorlar. 71 yıl önce bu raylar üzerinden topraklarından göç etmek zorunda kalmışlardı, aynı raylar üzerinde evlerine geri dönüyorlar. 1944 yılında Stalin tarafından zorunlu göçe tabii tutulan yüzbinlerce Ahıska Türkünden geriye kalan bir avuç kadın, ‘Son nefeslerini vermeden önce baba ocağına dönmenin’ huzurunu yaşıyor.

400 aile izin aldı, 13 bini sırada

Sovyetler Birliği Dönemi’nde Türkiye-Sovyet Gürcistan arasındaki sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle 1944’te Asya’ya zorunlu göçe tabii tutulan Ahıska Türklerinden bugün geriye belki de bir avuç yaşlı insan kaldı. Onları yaşadıkları Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan’da bulan TİKA, Gürcistan hükümetinden de izin alarak doğdukları köyleri geri dönmenin yolunu açtı.  Gürcistan, ilk etapta 400 Ahıskalı ailenin, memleketlerine dönmelerine izin verdi. Sırada 13 bin aile bekliyor. TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) Gürcistan Temsilcisi Mustafa Korkmaz’ın koordine ettiği kadınlar, kendilerini topraklarından koparan o tren yolu üzerinde yeniden yürüdü, doğdukları köyleri ya da atalarının topraklarına yeniden kavuşmanın huzurunu yaşadı.

Neler yaşanmamıştı ki o 71 yıllık sürgün sırasında. Sovyet askerleri, “Bir hafta sonra köyünüze döneceksiniz. İki saat içinde trende olun” diyerek bindirmişti onları vagonlara. O vagonlarda, soğuktan ve açlıktan donarak ölen bebekleri, çocukları camdan dışarı atmak zorunda kalmışlardı silah zoruyla. Gittikleri yeni topraklar, hiçbir zaman memleketleri olmamış, hep ‘ikinci sınıf vatandaş’ olarak çalıştırılmış, hep vatan hasretiyle yaşamışlardı. Ahıskalı kadınlara eşlik ederken, bir insanın vatansız olmasının ne zor bir şey olduğunu iliklerine kadar hissediyor insan...

MEMLEKETE KAVUŞMANIN SAADETİ

Ahıska Türkleri’nin 71 yıl sonra topraklarına geri dönüş anı, sevinç ve göz yaşı doluydu. Abasubani Köyü’nden Alihan Muzafferoğlu (79), çocukluk arkadaşı Behzatova Saltanat’ı bir anda karşısında görünce, çocuk gibi ağlamaktan kendini alıkoyamıyor. Saltanat “Köyümün kokusunu özlemişim” diyor. Dedesi Şehri Efendi’nin mezarında dua ediyor. Şefika Badalova’nın (76) çocukluğuna dair hatırladığı ilk şey ama o ölümcül tren ama memlekete kavuşmanın saadeti okunuyor yüzünden.

Kaynak: Star Gazete