Ahıska Türkleri yaşadıklarını hafızalarından silemedi

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) lideri Josef Stalin tarafından 75 yıl önce ana vatanlarından koparılan Ahıska Türkleri, yaşadıklarını hafızalarından silemedi.

Stalin tarafından 14 Kasım 1944’te Gürcistan sınırlarında yer alan Ahıska bölgesinden Orta Asya’ya sürülen ve bugün Kırgızistan’da hayatlarını sürdüren trajik olayın tanıkları, bizzat yaşadıkları ya da küçük oldukları için ailelerinden dinledikleri zulmüorta asya,kırgızistan, anlattı.

Sürgün yıllarını annesinden öğrendiğini belirten Şafika Badalova, gece yarısı evlerinden silah zoruyla çıkarıldıklarını ve askeri araçlarla taşındıktan sonra bir yük treninin vagonlarına bindirildiklerini aktardı.

Orta Asya’ya gelene kadar kimsenin nereye sürüldüklerinden haberdar olmadıklarını söyleyen Badalova, “Sürgün sırasında 4 yaşındaydım. Beş kardeştik. Yük treni vagonlarında hava çok soğuktu ve kalabalıktı. Biz ailece oturarak ve birbirimize sarılarak gelmişiz.” dedi.

Vatan hasreti çekerken Türkiye’yi düşündüklerini kaydeden Badalova, “Biz Türk oğlu Türküz. Türkün evlatlarıyız. Anne ve babalarımız da Türktür. Allah’a çok şükür olsun. Biz kendi toprağımızı, vatanımızı, suyumuzu ve havamızı istiyoruz.” diye konuştu.

“Vagonda rahmetli dedemin cenazesini askerlere vermedim”

 

Sürgünü 18 yaşındayken yaşayan Kara Kamalov da yük treninin vagonunda vefat eden dedesinin cenazesini askerlere vermediğini, Taşkent’e getirip gömdüklerini göz yaşları içinde anlattı.

Babasının 2. Dünya Savaşı’ndan geriye dönmediğini, annesinin de sürgün öncesi öldüğünü söyleyen Kamalov, dedesi ve kardeşleriyle sürüldüğünü dile getirdi.

Kamalov, vagonda yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Vagonlarda ölenler çok oldu. Ölenler, beyaz kefene sarılıp vagondan yere atılıyordu. Dedem de rahmetli oldu. ‘Cenazesini atacaklar’ dediler. Bana güç versin diye Allah’a hep dua ettim. Aldım baltamı vagonun kapısının yanına oturdum. ‘Kim gelirse gelsin, vermeyeceğim’ dedim. Sonunda dedemi Taşkent’e getirdim. Dedemi Taşkent’te mezara koyduk.”

“Çocukluğumuzda çok zulüm gördük ve yaşadık”

Trajik sürgüne 9 aylıkken tanık olan Güller Usmanova da 7 kardeş olduklarını belirtti. Usmanova, sürüldükleri Semerkant’ta o dönem açlığın hakim olduğunu, günlerce kapısı açılmayan komşusunun açlıktan yaşamını yitirdiğinin babası tarafından fark edildiğini anlattı.

Sürgün yıllarında yaşanan açlık ve çekilen acılara değinen Usmanova, “Çocukluğumuzda çok zulüm gördük ve yaşadık. Her aile aç kalma endişesi içindeydi. Pamuk çiğidi ve tahıldan yemek yapardık ve yerdik. O zamanların insanlarından Allah razı olsun. Çok şükür, şimdilerde dimdik ayaktayız, yıkılmadık.” ifadelerini kullandı.

Hayatlarına sıfırdan başladıklarını belirten Usmanova, “Bugün tek tesellimiz anne ve babalarımızın acıları ve gözyaşlarıdır. Bu acıları ve zulümü senelerce unutmayacağız.” diye konuştu.

kırımınsesi gazetesi