USLU, AHISKA SÜRGÜNÜNÜ GÜNDEME TAŞIDI

 

Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Ahıska Sürgününün 72. Yıldönümü nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Gündem dışı söz aldı.

Uslu konuşmasına, Ahıska Sürgününün 72. Yıldönümünde sürgünde hayatını kaybedenleri rahmetle anarak başladı. .

 

Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Ahıska Sürgününün 72. Yıldönümü nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Gündem dışı söz aldı.

Uslu konuşmasında;

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri;

Ahıska Sürgününün 72. Yıldönümünde sizleri saygı ile selamlıyorum. Büyük sürgünde hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Ayrıca bugün Bağımsız Filistin Devleti Devletinin (1988) ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (1983) kuruluşlarını kutluyorum. İki Ülke halklarına esenlikler diliyorum. Her iki ülkeye ambargo uygulayanlar bilmelidir ki ambargo ülkeleri değil halkı cezalandırmaktadır. Bu eşitsizlik bilerek ve isteyerek barışı da geciktirmektedir. 

 

Bilindiği üzere 14-15 Kasım 1944 gecesi Ahıska Türkleri diktatör J.Stalin talimatı ile hayvan ve yük taşımacılığında kullanılan tren vagonlarına doldurularak Sibirya steplerine doğru sürgüne gönderilmiştir.

 

Gidenlere “Sizi güvenli bir yere göndereceğiz. “Kayıtlarda da”, Hitler faşizm ile işbirliği yaptılar” yalanı ile Kırım’dan Volga’ya, Volga’dan Çeçenya ve Ahıska’ya kadar Milyonlarca insan adeta intikam sürgününe gönderilmiştir.

 

O günkü Sovyet resmi rakamlarına göre (sağlıksız) vagonlarda aç bi'ilaç sürgüne gönderilenlerin %20’si kayıp gibi gösterilse de yaşanan Trajedinin boyutları çok daha vahimdir. Burada asıl dikkat edilecek husus rakamlar ve istatistiklerden ziyade Yaşanmış acı öyküleridir.

 

O dönemde, Türkiye’nin resmi tutumu ya da ilgisizliği insanların canını daha çok acıtmış ama Anavatana olan özlemleri ve bağlılıklarını hiç tüketmemiştir. Ne yazık ki o günden bu yana, Ahıska ile Alaska’yı karıştıran, yakın tarih bilgisinden yoksun birçok yöneticimiz olmuş ama bir avuç Ahıska Türkü seslerini hür dünyaya duyurmak mücadelesinden asla vazgeçmemişlerdir.  Avrupa Konseyi ve Türkiye nezdinde girişimlerini sürdüren Vatan Cemiyeti başkanı merhum Yusuf Selveroğlu ve dava arkadaşlarını rahmetle, şükranla anıyorum.

 

 

Gerek Vatan Cemiyeti, DATÜB, Ahıska Lobisi, Dernekler,  diğer iletişim kurumları ve araçları, gerekse, Üniversitelerimizin çabaları ile beraber çok sayıda (isimsiz kahramanın) münferit çalışma(sı) Ahıska Türklerine reva görülen dramın Türkiye ve Dünya tarafından bilinmesine vesile olmuştur. Tam burada eski Asmara Büyükelçimiz Sn. Fırat Sunel’in “Salkım Söğütlerin Gölgesinde” romanını uzun uğraşlarımızla “Büyük Sürgün Kafkasya” adlı dizi haline getirilerek yayımlayan TRT Genel Müdürü ve tüm ekibine teşekkür ediyorum. 

 

 

Şüphesiz Schindler’in Listesi kadar büyük ve pahalı bir prodüksiyon olmamış ve Oscar’larla desteklenmemiştir. Ama tarihe bir belge bırakmak adına önemli bir başlangıç olmuştur.

Sn. Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Ukrayna’da can derdinde olan ailelerin silahlı çatışma ortamından alınarak Üzümlü ve Ahlat’a yerleştirilmesi elbette memnuniyet vericidir. Sn. Cumhurbaşkanımız ve Hükümetimizin yakın ilgisine müteşekkiriz.

 

 

Değerli milletvekilleri;

Şimdi "tanıtım" işi geride kalmıştır ve artık "kazanım" zamanıdır. Özellikle "diplomatik başarı elde etmek için" dernekler arası çatışmalar, yerini "güç birliği ve dayanışmaya" bırakmalıdır. Bu nedenle yeni bir vizyonla lobi faaliyetleri hız kazanmalıdır. Özellikle Ahıska’ya dönüş konusundaki farklı görüşler asla çatışma nedeni olmamalıdır. İsteyen döner isteyen doyduğu yerde kalır.

Temel konu devletimizin politikalarıdır. Bu nedenle yerel potansiyeli destekleyecek yeni politikalara ihtiyaç vardır.

 

Mesela; Ahıska’da 1- Kaplıca Turizmi 2- Tarım ve Seracılık (Her ikisi de Belirli şartlarla uzun vadeli projeksiyonlarla desteklenebilir) 3- Türkiye-Gürcistan ortak üniversitesi kurulup hem iki ülke ilişkilerini güçlendirmek hem de Ahıska kökenli öğrencilerin eğitimini teşvik etmek ve halkların yakınlaşmasını sağlamak son derece önem arz eder.

Değerli Milletvekilleri;

Halen çeşitli vesilelerle Türkiye’ye gelmiş ve gelmek isteyen soydaşlarımızın; “yurttaşlık, çalışma, ikametgah izni ve diploma denkliği” gibi sorunlarının da kısa sürede çözüleceğine inanıyorum. 

Zira buraya gelen soydaşlarımız Türkiye'yi anayurtları olarak görmüş ve 15 Temmuz işgal ve kalkışma girişimine karşı, meydanlarda en yüksek sesle ve cesaretle direnmişlerdir. Çünkü vatansızlığın, istiklal ve istikbaline kastedilmesinin acısını en iyi onlar bilmektedir.

Bu vesile ile soydaşlarımıza ve tüm mazlumlara "merhamet medeniyetimizin gereğini" yerine getirmeye devam etmeliyiz diyor Genel Kurulu ve tüm Ahıskalı Kardeşlerimizi saygıyla selamlıyorum. Dedi.