Dün Sayfamızda Orhan Ulfanov'un Ahıska Türklerinin Ahıskadan Sürgün tarihi üzerine değerlendirmesini yayınlamıştık.

Yazı için Bakınız>>  15 Kasım 1944-Orhan Ulfanov

 

Bugünde konuya başka bir açıdan yaklaşan, DATÜB Avrupa Temsilcisi Burhan ÖZKOŞAR'ın Ahıska Türklerinin Sürgün tarihi üzerine değerlendirmesini yayınlıyoruz.

 

 

 

 

HALİMİZE BAKIN !

DAHA SÜRGÜNÜN TARİHİNDE ANLAŞAMIYORUZ

 

14 Kasım 1944 akşamı köylere gelen Sovyet askerleri tek tek kapıları çalıyor köy halkını meydana toplayarak Moskova’nın sürgün emrini halka duyuruyor. Birkaç saat mühlet veriliyor halk eşyalarını topluyor, köy meydanındaki kamyonlara bindirilerek Ahıska Merkez’e getiriliyor. Değişik yerlerde bekletilen Trenlerin vagonlarına yerleştirilen halkın sürgünü sabaha karşı hareket eden trenler ile gerçekleştiriliyor. Kime sorarsan biz 14 Kasımı 15’ine bağlayan gece sürüldük derler. Çünkü sürgünün başlangıç tarihi 14 Kasım 1944’tür.

Halbuki bazıları 15-16-17 ve 18 Kasımda bile evlerinden çıkarılmışlardır o zaman onlar sürgünü 18 Kasım demeleri gerekmez miydi?

Aslında kimsenin buna itirazı yoktur. 72 yıldır da kabul edilen sürgünün tarihi 14 Kasım 1944’tür.

Canlı tanıklar halen bu olayı şöyle anlatır; “Ahıska’dan sürülende 14 Kasım akşam namazı mehli askerler geldi evden çıkardılar bizi. Köy meydanında topladılar, 1-2 saat mühlet verdiler eşyalarımızı alıp kamyonlara bindirdiler, trenlere getirdiler. Sabah ışıklananda trenler hareket etti.”

Buradan ne anlıyoruz? Ahıska’da Kasım ayında saat 16’dan itibaren hava kararmaya başlar. Yatsı yani yarı gece dediğimiz saat 18.00’den itibaren olur. Gecelerin uzun olduğu mevsimde sabah imsak saat 05.00’ten sonra atar. Şimdi araştırmacılar varsın bu vakitleri göz önünde bulundurarak sürgün hesabını yapsınlar.

 

NEREDEN ÇIKTI BU 15 KASIM TARİHİ?

Bazı konuda fikir ayrılığına düşsek de özellikle araştırmaları ve emeğine saygı duyduğum hatta bugüne kadar kaleme aldığı birçok eserinden de yararlandığım Yunus Zeyrek hocam bu konuda da bir araştırma yapmış. Sovyetlerin gizli ibareli belgelerini eline geçirmiş, belgede 15 Kasım tarihi yazdığı için 70 sene sonra bu sürgün tarihini değiştirip 14 Kasım değil 15 Kasım olsun çabası olduğu gözüküyor. Tabi en çokta hocayı destekleyen birkaç kişi var ki doğru yaptıklarını düşünmüyorum.

Daha birkaç yıla kadar Yunus hoca ve yanındakiler de sürekli 14 Kasımı sürgünün yıldönümü olarak anmışlardır. Hele Yunus hoca bir dönem Uluslararası Ahıska Türkleri Federasyonu başkanlığı yapmıştır. Bu dönemde bile 14 Kasımı kabul ederken birkaç yıldır neden 15 Kasım?...

Gereksiz bir tartışma olduğunu vurgulamak istiyorum. Çünkü hala yüzde 95’imiz 14 Kasım derken yüzde 5’lik küçük bir kesim 15 Kasım diye tutturmaktadır.

 

GEREKÇELERİ NEDİR?

Birkaç yıla kadar Yunus hoca ve yanındaki özellikle Orhan Ulfanov’un bu konudaki gerekçesi Sovyet resmi belgelerinde geçen 15 Kasım tarihi ve evlerinden 15 Kasımda çıkarılarak trenlere götürülen canlı tanıklar. Ancak unutulmamalıdır ki 16-17 ve 18 Kasımda da evlerinden çıkarılan canlı tanıklar var. O zaman sürgün tarihleri çoğalacaktır…

Başka gerekçeleri ise Uluslararası arenada haklarımızı ararken hukuki olarak resmi belgeler geçerlidir. Şimdi Uluslararası arena derken herhalde özellikle son yıllarda bu konuda en fazla mesai harcamış biri olarak bize fikir beyan etmek düşer.  Bugüne kadar yazdığım resmi yazışmalarda kullandığımız tarihleri şimdi değiştirmeye kalktığımızda “Hop birader ne oluyor” demezler mi?

Kaldı ki sene 2005. Ankara’dan Yunus hocadan yardımcısı Adem Ahıskalı tarafından bir yazı geldi. Fransızcaya çevrilmesi gerekiyordu. Bu yazıda bile 14 Kasım 1944 tarihi geçiyordu sürgün tarihi olarak. Yaptığımız bu yazışmalar Uluslararası kuruluşlarda hem de Yunus Zeyrek adı ile yerini aldı.

Bizim büyüklerimizin gerekçeleri ve argümanları sağlamdır. Evlerinden çıkarılmaya başlanan tarihi baz alarak sürgün tarihi olarak belirlenmiştir.

 

BÜYÜKLERİMİZİN ANISINA SAYGILI OLMALIYIZ

14 Kasım 1944 sürgününden sonra 1957 yılında Sovyetler Birliğinde yurtlarından sürülen halklara getirilen serbestlikten Ahıskalılarda yararlanmışlardır. Ancak ilk resmi Vatana Dönüş mücadelesini 1966 yılından itibaren başlatan Ahıskalılar her yıl 14 Kasımı sürgünün yıldönümü olarak anmışlardır. Bu gelenek halen devam etmektedir.

Şimdi Enver Odabaş ve arkadaşları daha sonra arkasından gelen Yusuf Serverov ve arkadaşları kendi sürüldükleri tarihi bilmiyorlar da 2016 yılına gelinmiş elimize bir resmi belge geçirmişiz de sürgün tarihimizi değiştirelim diyoruz. Beyler biz tarih yazmıyoruz. Tarihi yaşayan halen canlı tanıklarımız varken 70 yıl sonra böyle bir yanlışın içine girmemiz büyüklerimize karşı saygısızlık olur. Onların anısına ve mücadelesine saygılı olmak adına bu 14 Kasım sürgün tarihini değiştirmeye kalkışmak büyük yanlış olacağı gibi, bundan önceki tüm mücadelemizde çelişkiye düşmüş oluruz.

 

Aslında bu tartışmayı 3 yıldır izliyorum. Müdahil olmak istemedim. Ancak artık bu konu televizyon ekranlarına taşınınca kusura bakmayın fikrimi açıklamak istedim. İlgili arkadaşlara da mesajlaşma yolunda son iki yıldır görüşümü iletmeye çalışıyorum. Demek ki sonuç alamamışız. Bu tür tartışmaların davamıza zarar vereceğini belirterek sonlandırmakta fayda vardır.

 

Burhan ÖZKOŞAR
DATÜB Avrupa Temsilcisi