BURHAN ÖZKOŞAR: 14 KASIM AHISKALILARIN SÜRGÜNÜN RESMİ ANMA GÜNÜDÜR

 

Bir süredir Ahıskalıların sürgünü 14 Kasım mı? 15 Kasım mı? Tartışmaları başlatıldı. Şahsen bu tartışmaya taraf olmak istemezdim. 3 yıldır bu konu ile alakalı gereksiz bir tartışma diye taraflara çağrı yapmaktayım. Ancak bu çabalarımı anlamak istemeyen ve bu konudaki yazımı tersine algılayan genç bir kardeşimiz birazda ileri gidip, şahsımı ima ederek “boyumdan büyük işlere” karışmışım. Sanki yıllardır 15 Kasımı ben ortaya atarak “fitne” çıkarmışım. Yetmedi hızını alamayıp “Ebu cehil” benzetmesi ile kalbimin ortasından hançeri saplamış kaleme aldığı bir yazısında.

Bu kardeşim genç bir pratisyen hekim. (Tenezzül etmeyerek yazısında adımı yazmadığı için bende onun adını yazımda dile getirmeyeceğim. Takip edenler bilecektir elbet) Ahıskalı Gençler ile ilgili çalışmalarında yıllardır sürekli destek olduğumuz genç Ahıskalılardan birisi.

Bu tartışmalar ile alakalı olarak yazmış olduğum bir yazıya daha önce bir cevap yazmıştı. Olabilir, ayrı düşünebiliriz normaldir diyerek, konuyu da daha fazla büyütmemek adına cevap vermedim. Genç kardeşimin yazma şevki kırılmasın istedim. Sessizlik ona güç vermiş olacak ki, yazdığı yazısı ile belki de farkında olmadan hançeri sırtımızdan sapladı.

 

Özelinden mesaj attım, “Bu yazında kast ettiğin kişi ben miyim?” diye. Gelen cevabında benim olduğumu yazınca adeta yıkıldım. Birkaç saat düşündüm, sonunda Ya Sabır çekerek sineye çektim. Onun istediği veya beklediği cevabı yazmak istemedim.

 

Peki, neden bunu yapmıştı bana? Beni “Ebu Cehil” örneği ile aşağılayacak kadar saygısız mıydı? Aslında bu kardeşim bu kadar cahil biri değildir. Fakat onun derdi hocasını savunmaktı. Belki de hocası tarafından bir aferin almaktı. Ancak unuttuğu bir şey vardı ki o da hocam dediği kişi ile benim ayrı bir hukukumun var oluşuydu. Yani bizi karşı karşıya getirerek kavga ettiremezdi. Böyle bir fitneye ne ben nede Yunus hoca meydan vermeyeceğimizi bilmesi gerekirdi.

 

Ahıskalıların sürgünü 14 Kasım mı? yoksa 15 Kasım mı? Tartışmasında Yunus Zeyrek hocam 14 Kasımı 15 Kasıma bağlayan gece olarak belirtiyordu. Trenlerin hareket ettiği tarih olarak da 15 Kasımı sürgün olarak belirtiyordu. Ancak o kraldan çok kralcı kesilenler kadar da keskin savunmuyordu.

Geçen seneydi bu konuda Yunus hocam ile uzun bir telefon görüşmesi yapmıştım. Sonunda aynen şu cümleyi kullanmıştı “Burhancığım benim işim bilimsel çalışma yapmaktır. Ben bulduğum belgeleri neşrettim ve görüşümü paylaştım. Gerisini ilgililer ve halk değerlendirir” Bende “Yunus hoca halk kendi sürgün gününü evinden çıkarıldığı tarih olan 14 Kasımı almış ve böyle kabul etmiştir” deyip konuyu kapattık.

 

Aradan bir yıl geçti sürgünün 72. Yıldönümü anma günü gelip çattı. Bakıyorsun her yerde 14 Kasım 1944 yazıyor, tüm resmi şahsiyetler dahil bu tarihi telaffuz ediyor. Ancak küçük bir grup da çıkmış 15 Kasım 1994 olarak telaffuz ediyor. Şimdi fitneyi kim salıyor dersiniz bu milletin içine?...

 

Bende beni “Ebu Cehil” adı ile itham eden bu beynine örümcek bürümüş kardeşime savunmaya çalıştığı hocası yani Ahıska davasında önemli hizmetleri olan değerli Yunus Zeyrek hocanın canlı yayın videosunu paylaşarak bu konuda çok da ısrarcı olmadığını vurgulamaya çalıştım. Belli ki bu genç arkadaşım Yunus hocanın canlı yayında konuştuklarını anlamamış. Buradan bir kez daha yazılı olarak dikkatinize sunmak istedim.

 

TRT Avaz kanalında Detay 13 haber programına konuk olmuş sunucu Gökçen Oğan’ın sorduğu soruya Yunus Zeyrek’in verdiği cevabı aynen şöyleydi.

 

TRT Avaz (Gökçen Oğan) : “… Her şeyden önce şununla başlayalım mı hocam? Neden 14 Kasım? 15 Kasım mı olmalıydı? Sorusunu size sormam gerekiyor ki bu konudaki kafa karışıklığını ortadan kaldıralım

 

Yunus Zeyrek : “… 31 Temmuzda Stalin kararnameyi imzalamış. Yani bu önceden planlanmış, programlanmış bir şey. Eylülde Kızılordu birlikleri Ahıska köylerini kuşatmış. Ekimde giriş çıkışlar yasaklanmış. Kasımın ilk haftasında kuşatma iyice dozunu artırmış. 14 Kasımı 15 Kasıma bağlayan gece karanlık bastıktan sonra. Bütün ailelerin aile reisleri, zaten eli silah tutanlar 17-50 yaş arası cephededir. Ona göre düşüneceğiz. Evde kim varsa o aileyi temsilen bunlar köyde belli bir yere davet edilmiştir Askerler muhalefetiyle, Mektebin önüne, caminin önüne, falanın tarlasına. Onlara Stalin’in kararnamesi tebliğ edilmiştir. Size birkaç saat mühlet hazırlığınızı görün gidiyorsunuz. Bunlar 14’ünü 15’ine bağlayan gece vuku bulan şeylerdir. Ama o gece sabaha kadar bütün kamyonlarla ahali demirboyu yollarına taşınmıştır. Ve 15 Kasım sabahın erken saatlerinde Katarlar hareket etmiştir. Tabi bu bir günde bitmemiştir. 18’ine kadar devam etmiştir…”

 

Şimdi Yunus hocanın bu sözlerinden neyi anlamalıyız? 14 Kasım 15 Kasıma bağlayan gece diyerek zaten 14 Kasımı kabul ettiği ortaya çıkmaz mı?

Ayrıca Yunus hoca sözlerinde “14 Kasımı 15 Kasıma bağlayan gece karanlık bastıktan sonra” diyor. Bu günlerde bölgede akşamın saat 16.30'dan başladığını ve Yatsının saat 18.15'te olduğunu düşünürsek Sürgünün başlangıcını 14 Kasım mı yoksa 15 Kasım mı olduğunu mantıki olarak değerlendirmek mümkündür.

İnsanlar evlerinden silah zoru ile çıkarıldıkları tarihi sürgünün başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Sürgün yani evlerinden çıkarılma 14 Kasımda başlayıp 18 Kasıma kadar sürmüştür.

 

BÜYÜKLERİN ANISINA SAYGI LÜTFEN!..

Sürgünden sonra Vatana Dönüş Mücadelesi başlatan Liderlerden Rahmetli Enver Odabaşoğlu ve dava arkadaşları ardından gelen Yusuf Serveroğlu ve dava arkadaşları. Onları takip eden günümüzdeki toplum liderleri ve kanaat önderleri sürüldükleri günün bilmiyorlar mıydı? Bugün azınlıkta olan genç bir grup çıkacak sürgün tarihini değiştirecek. Bu insanlarımızın anısına saygıya davet ediyorum bu fitneyi ortalıkta dolaştıran gençleri…

 

BOYUMDAN BÜYÜK İŞLERE KALKIŞTIM

Şimdi bu hekim genç arkadaşım kalkmış benim boyumdan büyük laflar ettiğimi söylüyor. Bak güzel kardeşim haklısın ben boyumdan büyük laf etmem, aynı zamanda boyumdan büyük bir dava için kendimi ve geleceğimi harcamak adına bu yola koyuldum. Senin bu sözünü Fransa’daki Ermeni diasporası bana yakıştırarak boyumdan büyük işlere kalkıştığım için türlü kumpaslar ile Fransa’da hatta hayattan silmeye çalışıyorlar.

Ahıska davamızı birkaç ülkenin ya da TBMM’inde değil, Tam 54 ülkenin parlamenterinden oluşan Uluslararası bir kuruluşta yani Avrupa Konseyi’nde davamızı tek başıma sürdürme cüretinde bulunduğum için boyumdan büyük işlere kalkıştığım söylenir.

Yine birileriniz Ahıskalılara Mesketler diyerek kabul ettirilen aynı parlamentoda “Ahıska Türkleri” yani “Türk” adının kullanılması için her fırsatta mücadele ettiğim için belki boyumdan büyük işler yapıyorumdur.

Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvrikashvili’nin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) konuşmasında Ahıska Türkleri adının kullanmasına varan bir mücadele ettiğimiz için boyumu aşan işler görmekteyim.

Sen Haklısın O.U. Çünkü bu gecemi gündüzüme katarak her şeyi kaybetme pahasına yürüttüğüm davada senin hayal bile edemeyeceğin kadar boyumdan büyük işlere kalkıştım.

   BURHAN ÖZKOŞAR