Volkan KARABAĞ
“Türkiye’deki en eski Türkçe il adı” olma ünvanına sahip olan ve adının kaynağını ‘Karsaklar’dan alan Kars Zafer ve Gazilik madalyasına sahiptir. 18 Kasım 1877’den 25 Nisan 1918’a kadar 40 yıl Rus işgali altında kaldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılan Kars, 104 yıl önce bugün İngilizler tarafından bazı mevkiler işgal edildi. 131 delege ile 17-18 Ocak 1919’da yapılan Büyük Kars Kongresinde Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkata-i Milliyesi ismiyle bir yönetim kurulması kararlaştırıldı. 30 Nisan 1919 tarihinde İngilizler tarafından Ermenilere devredilen idare 30 Ekim 1920 tarihinde Kars’ın kurtuluşuna kadar sürdü.
104 yıl önce 12 Ocak 1919 tarihinde yaşanan olaylarla ile ilgili açıklama yapan Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Doç. Dr. Yaşar Kop, “Gerçek bir sınır şehri, ya da baş sınır olarak adlandırılabilecek doğunun asıl mihenk taşı Kars, geçmişine çok sayıda medeniyet birden fazla merkezi konumluk/başkent olma özelliği ve bunların yanı sıra da binlerce hatta yüz binlerce toplam şehit yatağı ile serpelenmiş kadim bir şehirdir. Kars için olumsuz manadaki dönüm noktası 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı akabinde imzalanan Edirne Antlaşması’dır.
Fakat bu antlaşma ile Kars için sonun başlangıcı söz konusu olsa da kendinden sonra gerçekleşen Rus harpleri kentin tarihine maalesef ki daha acı izler bırakmıştır. Bunlardan en önemli olanı hiç kuşkusuz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı olarak bilinen 93 Harbi neticesinde Kars’ın 40 yıllık Rus işgaline uğramış olmasıdır. Karanlık dönem olarak tarif edebileceğimiz bu zaman diliminin akabinde de 2 yıl sürecek olan Ermeni istilası süreci yaşanmıştır.
Her ne kadar 3 Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Kars ve beraberinde Evliya-i Selase olarak adlandırılan Ardahan ve Batum geri alınsa da bu zafer durumu uzun sürmeyerek 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi ile tekrar Türk toprakları arasından kayıp düşmüşlerdir. Osmanlı Devleti yöre halkının birlik oluşturması adına kendi topraklarını boşaltmada bilinçli olarak 2 aylık bir zaman kazanma yolunu tercih etmişti. Çünkü yöre halkı Ermeni ve Gürcüler arasında sıkışıp kalmıştı. Neticede adı geçen yerlerde halk, başta kongreler ve hatta bölgesel mahiyette de olsa hükümet(çik)ler kuma yoluna gitmişlerdir.
Elbette ki bu duruma Wilson ilkelerinin katkısı dolaylı da olsa büyük olmuştur. Çünkü bu prensiplere göre; “Her millete kendi kaderini tayin hakkı” tanınmaktaydı. Gerçi bu yerel veya bölgesel olarak adlandırılan hükümetlerden birisi Kars’ta dolayısıyla Anadolu coğrafyasında ilk cumhuriyeti ilan eden bir devlet haline dönüşmüş ve bu durum İngilizlerin bizatihi işgali ile neticelenmiştir.
İngiliz işgaline giden yolda sözümüz ona emperyal devleti kışkırtan bazı olaylar cereyan etmişti. İlk olarak peşi sıra Ahıska ve Aras Türk Hükümetleri ile 5 Kasım 1918’de Sarıkamış nüfusuna kayıtlı Piroğlu Fahrettin Bey başkanlığında Kars İslam Şurası kuruldu. Aynı ayın sonlarına doğru mezkûr şura ilk kongresini düzenledi ve kendinden önce oluşturulan şura/hükümetleri de bünyesine bağlayarak Kars Milli Şura Hükûmeti teşekkül edildi.
Başkanlığına ismini Kars halkının yakından bildiği Cihangirzade Aydın Bey getirildi. Kasım ayının son gününde gerçekleşen bu ikinci kongre ile alınan karar neticesinde Milli Şûra Ordusu’nun kurulması emri/fikri bir devlet olma yolunda da atılan önemli adımlardan biri olarak kabul edilebilir.
Yaklaşık bir ay sonra yani 26 Aralık 1918’de İngiliz Askeri Murahhası General V.H. Beach, Kars Hükümeti’ni tanıyacaklarını bildirdi. Belki de bu öz güvenle Ardahan’da yaklaşık 15 gün içerisinde iki kongre düzenlendi ve Kars’ta üçüncü bir kongre ile daha resmi ve nizami bir yola girilmesi kararı bile alınması planlandı.
Lakin tam da hali hazırdaki kongreler esnasında İngiliz General Forestier Walker kendi egemenlikleri altında bir Ermeni Hükümeti kurmayı planladıkları için 7-12 Ocak’ta birkaç İngiliz subayı ile birkaç Ermeni temsilcisi ve 200 asker ile Kars’a gelerek; idareyi ele alacağını ve telgraf merkezleri ile tüm demiryollarına el konulacağını belirtmiştir ki karşı koymaya çalışan Yakup Şevki Paşa’ya rağmen bu durum hemen hemen gerçekleşmiş, dolayısıyla 12 Ocak 1919 tarihi İngilizlerin Ermeni amaçlarına hizmet etmek üzere Kars'a yerleşmeleri bir milat olarak tarih sayfalarında yerini almıştır.
Tüm bu gelişmeler boyunduruk altına girmeyi reddeden Müslüman Kars halkını iyice kamçılamış ve Büyük Kars Kongresi olarak adlandırılan III. Kars Kongresinin 131 delege ile planlanan tarihten daha da önce toplanmasını sağlamıştır. 17-18 Ocak 1919’da toplanan kongre ile Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkata-i Milliyesi ismiyle bir yönetim kurulması kararlaştırılmıştır. Yani Kars Millî İslam Şûrası'nın adı Güneybatı Kafkasya Milli Geçici Hükûmeti olarak değiştirilmiştir.
Bu isim de 25 Mart 1919 tarihinde değiştirilerek Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti Cumhuriyeti adı ile anılmaya başlanmıştır. İlk etapta başkanlığına yine Cihangirzade İbrahim Bey seçilmiştir ki 25 Mart sonrası da kendisi cumhurbaşkanı olarak lanse edilmiştir. Bu geçici hükûmet, 131 milletvekilli, 12 üyeli bir bakanlar kurulu ve 18 maddeden oluşan anayasası ve yeşil ile kırmızı zemin üzerine ay-yıldızlı bayrağı olan, sınırları arasında Kars'ın dışında Artvin, Ardahan, Iğdır, Sarıkamış, Kağızman Batum, Nahcivan, Ordubad ve Gümrü’den mürekkep yaklaşık 2 milyon nüfusu olan bir cumhuriyet yönetimine sahip devlet görünümündedir.
Neredeyse her şey Türkler lehine gerçekleşirken tam da bir gün sonrası 26 Mart’ta Kafkasya İngiliz genel komutanı olarak bölgeye gelen General Thompson, Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti’ni Ermeni ile Gürcüler arasında paylaştırmaya karar vermişti. Dahası Nisan ayının başlarında Erzurum’a giden Fahrettin (Erdoğan) Bey, Kars’ın İngilizler tarafından işgal edilip bir piyon Ermeni Devleti kurulacağı istihbaratını almıştı.
Dediği de gerçekleşti. Bir süre Kafkas Hükûmetinin icraatlarına göz yuman İngilizler, Thompson’ın yerine ataması yapılan Preston kumandasında Kars’ı resmen işgal etmiş, var olan meclisi basmış-dağıtmış, kendilerince önemli ve tehlikeli gördükleri 12 vekili de önce Batum’a sonra’da Malta’ya sürmüşlerdir.
Meydana gelen bu haksız işgal, protesto ve mitinglerle birer haykırışla feryada dönüşse de 30 Nisan 1919 günü İngilizler idareyi Ermenilere teslim etmiştir. Bu tarihten 30 Ekim 1920 tarihinde Kars’ın kurtuluşuna kadar geçen sürede Ermeni vahşeti/mezalimi maalesef tekrardan başlamıştır.
Özellikle ders kitaplarında ve/veya bazı yayın organlarında Mondros Mütarekesinden sonra İngilizler; Antlaşma’nın 7. maddesine dayanarak, 15 Kasım 1918’de Musul’u, 24 Mart 1919’da Urfa’yı, 15 Ocak 1919 tarihinde Antep’i, 22 Şubat 1919’da Maraş’ı [ki son üç şehri sonradan Fransızlara devretmişlerdir (!)] ve 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’u işgal etmişlerdir diye anlatılırken Batum ve Kars’ın işgali nedense göz ardı edilmektedir. Bu tür eksik bilgiler çok sayıda ülke gencinin tarih bilincinin oluşmasına engel teşkil edeceği için göz ardı edilmemelidir.” dedi.