İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Sovyet rejimince Gürcistan'ın Ahıska bölgesinden sürgün edilen binlerce Ahıska Türkünden 79 yaşındaki Saltanat Baksadova, 71 yıl sonra doğduğu köyü ziyaret etti. Evlerinde artık Gürcü bir ailenin oturduğunu gören Baksadova'nın heyecandan tansiyonu fırladı, gözyaşlarını tutamadı. Gürcü aile ve Baksadova'nın kucaklaşması duygusal anlara sahne oldu. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın (TİKA) girişimleri ile 71 yıl önce sürüldükleri Gürcistan'ın Ahıska bölgesini ziyaret eden Ahıska Türkü 35 nine, yıllar sonra doğdukları köyleri görmenin heyecanını yaşadı. Bitmeyen sürgünün acısını içlerinde hisseden nineler, Ahıska'da kaldıkları otelden 3'erli gruplar halinde taksilere binip doğdukları köylere doğru yola çıktı. Bu ninelerden biri de Saltanat Baksadova'ydı. Zorlu dağ tırmanışı sonrası Ahıska'ya 50 kilometre uzaklıktaki, Baksadova'nın doğduğu Kikineti köyüne ulaşıldı. 

ÇEŞMENİN YERİNİ SORDU 
Ahıska Türklerinin yaşadığı köye, sürgünden sonra Ermeni ve Gürcüler yerleştirilmişti. Baksadova, 9 yaşında iken ailesiyle birlikte Özbekistan'a sürüldüğü köyünü tam 71 yıl sonra tekrar görmenin heyecanını yaşadı. SABAH da o anlara tanıklık etti. Köyün girişindeki Gürcü ailenin kapısını çalan Baksadova, "Ben bu köyde doğdum. Evimizi hatırlamıyorum" dedi. Onu karşılayan Giorgi Kardava, Rusça konuşarak evi tarif etmeye çalıştı. Konuştukça duygulanan Baksadova, evlerinin yanında olduğu çeşmenin yerini sordu. Baksadova'nın aradığı evin şimdi Kardava'nın annesi Tina Kardava'nın oturduğu ev olduğu anlaşıldı. 30 yıl boş kaldıktan sonra Tina Kardava'nın yerleştiği eve doğru yaklaştıkça Baksadova'nın tansiyonu yükseldi. Yanında taşıdığı ilaçları içen Baksadova'yla Gürcü ailenin kucaklaşması, aradan geçen yılların acısını bir anda unutturdu. Tina Kardava her şeyi anlamıştı. Kucaklaşma ve gözyaşı birbirine karıştı. 

BASTONU ÇİMENLERE BIRAKTI, AĞIT YAKTI
Diğer köylerde de aynı sahneler yaşanıyordu... Çünte köyünden Kudret Mahmudova ile Züleyha Aliyeva çimenlere oturdu. Yıllar önce yaşadıkları zulmü hatırlayan Mahmudova, elindeki bastonu çimenlere bıraktı ve ağlamaya başladı. Mezarlığa bakan Mahmudova, "Annem babam burada yatıyor. Ne diyeyim?" diyerek ağıt yaktı. Ellerini çimenlere süren Züleyha Aliyeva ise "Allah'tan tek dileğim, öldüğüm zaman beni köyümde annemin yanına gömsünler" dedi. 

'TÜRKİYEM SAĞOLSUN'
Gürcü ailenin kahve ikramının ardından ayağa kalkıp ellerini açan Saltanat Baksadova, "Tek isteğim vatanımı görmekti. Türkiyem sağ olsun. Türkiye'nin bayrağı tüm dünyada dalgalansın" diye konuştu.

Kaynak: Sabah