orxanulfanov @ hotmail.com

Uzun zamandır şahit olduğum bir olayı size anlatmak isterim. Şahit olduğum bu olayı size kısa bir özet halinde sunarak yorumu siz değerli Ajans Ahıska okuyucularına bırakıyorum.

Düşünün ki, bir belediye başkanı  devlet mülkü olan yerleri özelleştirmiş, insanları dolandırarak paralarını çalmış, devlet tarafından köy ahalisi kullansın diye verilen arazileri satmış. Bu durumu hayal etmekte pek zorlanacağınızı zannetmiyorum. Zira böyle şeyleri sık sık görmekteyiz. Lakin ilginç olan kendi ahalisini kandıran bu şahısın kandırılan ahali tarafından korunması! Neyse konuyu uzatmadan şahit olduğum olayı anlatmaya başlıyayım.

Uzun zamandır ziyaret etmek istediğim arkadaşımı arayarak kendisini ziyarete geleceğimi belirttikten sonra bir taksi tutarak arkadaşımın yaşadığı yere doğru yol almaya başladım. Daha önceden gittiğim için arkadaşımın köyün ana mahallesinde bir evde ikamet ettiğini biliyordum.  Taksi ile tam bu mahalleye girerken mahallenin hemen başında olan hastanenin bahçesindeki kalabalık dikkatimi çekti. Taksi şoförüne hitaben '’bu insanlar neden toplanmış?” diye sordum lakin cevap alamadım. Araba ile kalabalığın yanından geçerken  kalabalığın kenarında arkadaşımı gördüm. Taksiden inerek arkadaşımın yanına doğru ilerledim.  Arkadaşı ile görüşüp kısa bir hal ahvalden sonra  bu kadar insanın neden burada toplandığını sordum.  Arkadaşım bana belediye başkanının yediği naneleri açık ve uzun bir şekilde anlattı. Bu sebepten dolayı da köyün ahalisinden yaklaşık on kişinin belediye başkanını şikayet etmiş. Bu şikayetten dolayı da soruşturma başlatılmış. Soruşturma kapsamında mahkeme görevlileri halkı dinlemeye gelmiş. İşte bu kalabalığın toplanmasının sebebi de buymuş.  Şimdi siz köyün ahalisi belediye başkanını şikayet etmek için hastanenin bahçesinde toplandıklarını düşüneceksiniz. Neyse ben anlatmaya devam edeyim. Kalabalığın kenarında arkadaşımla koyu bir muhabbete dalmıştık. Kalabalık bir anda  ‘’bu şikayeti hangi şerefsizler yaptı çıksın ortaya’’ sesi ile silkindik.  Size de garip geldi dimi? Ben mavi gömlekli bu adamın belediye başkanını olacağını düşündüm. Lakin öyle değilmiş. Bu şahıs köyün aksakalıymış. Ne gariptir ki, köyün aksakalı her türlü naneyi yiyen belediye başkanını değil, belediye başkanını şikayet edenleri şerefsiz diye addediyor.  Başka bir şahıs belediye başkanını kast ederek ‘’ben bu adamın bir tek bir kılını bile içeride duran görevlilere vermem” diye bağırıyor ve “Söyleyin kim yaptı bu hainliği?’’ diye haykırıyordu. Neredeyse kalabalığın hepsi bu sözleri zikir ediyor ve şerefsizlik yaptığını düşündükleri insanları yani şikayette bulunduğu şahısları suçluyorlardı.  Bütün bunlar olurken ben  olanları köşede arkadaşım ile birlikte izliyordum. Bir anda arkadaşımın bembeyaz hali dikkatimi çekti. Kendisine ‘’hasta mısın’’ diye sordum. O da ‘’hayır hasta değilim ama birazdan bu insanlar beni linç edebilir’’ dedi. Evet şikayet eden şahıslardan biri de benim arkadaşımmış.  Arkadaşım korkuyordu çünkü gelen görevliler şikayet ettiğini söylememeleri için kendisinden para istemiş ama arkadaşım buna karşı çıkarak ‘’ben istemediğim sürece bunu söyleyemezsiniz” diye reddetmiş.  Arkadaşıma ben geliyorum diye yanından ayrıldıktan sonra köyün ak sakalı denilen adamın yanına yaklaşarak ‘’Bu adam sizleri kandırmış, sizleri dolandırmış. Neden bu adamı koruyorsunuz?’’  diye sordum. Bu aksakal bana dönerek ‘’ittir çakaldir bizimkidir’’ diye cevap verdi.

Ne garip bir köy değil mi? Her türlü dolandırıcılığı yapan, her türlü naneyi yiyen adam korunuyor ama onu şikayet ederek hakkını arayan arkadaşım köyün cemaati tarafından linç edilecek diye korkuyor.  

Bu naneleri yiyen adamı içinde besleyen, barındıran halktan ne beklersiniz? Siz bu köy hakkında ne düşünürdünüz? Ben gördüklerimden sonra bir cahil yığınağı düşündüm. İçinde, şerefsizi, namussuzu besleyen toplum sadece birer cahil yığınağı değil midir? Cahil yığınağı olmasa , aksakal haklıyı değil, haksızı tutar mıydı? Ahali haksızı değil haklıyı şerefsiz addeder miydi?  Mahkeme görevlileri para alarak suçluyu serbest bırakıp, mağduru tehdit eder miydi? Haksız değil haklı korunur muydu? 

Orhan Ulfanov