orxanulfanov @ hotmail.com

ÇATI

Geçmişten bugüne aynı geleceği hayal edip ve ileride de aynı geleceği hayal etmek millet olabilme adına çok önemlidir. Millet olabilmek için bana göre vazgeçilmez ve esas unsur o milletin fikri birliğidir.  Aynı milletin üyeleri olabilmek için aynı geleceği istemek gerek. Bunun için de ortak fikre sahip olmak elzemdir. Yani kader birlikteliği gösterebilmek hemfikir olmaktan geçer.

Gördüğüm kadarı ile bugün tarafımızca çatı yanlış anlaşılmaktadır. Çatı milletin, halkın paylaştıkları ortak fikirlerdir. Geçmişte kader birliği gösterdiğimiz halkın bendeleri olarak bugün maalesef ki, aynı geleceği hayal etmemekteyiz. Ahıska Türklerinin birçoğu kaderini Türkiye’ye bağlarken, bir kısmı vatan Ahıska’ya bir kısmı ise şuan yaşadıkları ülkelere bağlamaktadır. Görünen o ki, bizi bir çatı altında birleştirecek olan vatana dönüş meselesinde halk olarak aynı fikre sahip değiliz. 

STK’lar, Partiler Çatı Olabilir Mi?

Bu sorunun cevabını vermek için hangi açıdan çatı demek gerekir. Bir STK, parti ideolojik olarak ortaya sunduğu fikir halk, ve millet tarafından benimsenip kabul edilebilir. Ancak bu o demek değil ki, fikri ortaya sunan parti herkesin ortak çatısıdır. Burada önemli olan ortaya sunulan ve halk, millet olarak kabul edilen fikirdir. İşte asıl çatıyı oluşturan bu ortak fikirdir. Özellikle azınlık olan halklar için bir STK kuruluyor ve bu STK bizim ortak çatımızdır deniliyor ise o zaman bütün halkı, milleti kapsayacak, bir noktada birleştirecek ideoloji ve fikir ortaya koymalıdır.  Bunu yapamaz ise çatı yapılığından da söz edilemez.

 

 

STK’lar İçin Resmiyet Ne İçin Gereklidir?

Bir halkın, milletin ortak geleceği hayal eden bendeleri bir araya gelebilir ve bir cemiyet oluşturabilirler. Bunun için her hangi bir resmiyete gerek yok. Cemiyeti oluşturan bendeler için asıl olan paylaştıkları ortak düşünce, fikirdir.  Ortak fikre sahiplik yoksa zaten bir cemiyet oluşturamazlar. Bir cemiyet yani insan topluluğu tarafından savunulan bu ortak fikir bütün millet tarafından kabul edildikten sonra mücadelenin daha somut bir şekilde ilerletilmesi için resmileşmeye gidilir. Ancak ortada ortak bir fikir yoksa resmiyetin olması da pek bir anlam ifade etmez. İsterse bu resmi kuruluşu dünya tanısın. Asıl olan temsil ettiği halk tarafından kabul edilmesidir. Bunun yolunun da ortaya koyulan ve bütün halk tarafından kabul edilen fikrin olduğunu beyan ettik. İkinci bir diğer husus ise mali açıdan önemlidir. Bir resmi kuruluş sorunlara çözüm, halka mal olacak fikir ortaya koyabilmesi için mali giderlere ihtiyacı vardır. İşte bu mali giderleri sağlamak için resmiyet kaçınılmaz oluyor. Ancak millete mâl olacak fikir ortaya koymak için çalışmıyor ve ya bunu yapacak mevcudiyet yok ise resmiyetin de hiçbir anlamı yoktur. Her şeyin ötesinde bir cemiyet için ortak fikrin olması şart.

Peki Biz Ne Durumdayız?

Halimize baktıkça söylenecek o kadar söz, yazılacak o kadar şey var ki, insan nereden başlayacağına bilemiyor. Ne tarafa baksan ellerini göklere kaldırıp ‘’ aman yarabbi biz nasıl bir günah işledik de bu haldeyiz’’ diye haykırasın geliyor. Zira cehaletten kulaklar duymaz, gözler görmez olmuş.  Halimiz yürekler dağlatacak, insanı kahrından yok edecek durumda. Herkes bir oyunun peşinde ve herkes bir film çeviriyor ki, akıllara zarar. Cehalet bizi gaflet kuyusunun dibine atmış. Ö.F. Numanzade’nin dediği gibi ‘’Nereye bakarsan halimizden lanet ve nefret yağıyor, her nereye umut bağlarsak sonu boşluğa çıkıyor. Her semt de nefsani-karez, menfaati-şahsiye, tabiati-hayvaniye, cahilane ihanet, bîhaberane gurur etrafımızı sarıp gözlerimizi kapamış’’.

“Gençliğimiz ve Geleceğimiz” başlıklı   yazımızda gençliğimizin, tarihimizden, kimliğimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden, münevverlerimizden bihaber ve hazıra nazır şekilde yetiştiğini belirtmiştik. İşte böyle bir gençlik ile gelecek hayal ediyoruz. Ancak hangi gelecek bilmiyoruz. Bu acı ama bir gerçek. Büyükler gençliğe dönüp kızmamaları gerek zira onlara da kendilerine bırakılan mirasa sahip olma yolunda ilerliyorlar.

Halkımızın yönetici dediği  şahıslar var ki, bunlar bir incir çekirdeğinin içini doldurmayacak kadar, anlamsız, manasız çekişmelerin, kavgaların, sürtüşmelerin peşinde koşuyorlar.  Bir birlik var deniliyor ama neyin birliği bu? Kuruluşlar içinde kavgalar bitmiyor, oyunların dönüyor, filmlerin çevriliyor ise bu yerlere birlik denilebilir mi? Sevgili halkım, milletim bu yöneticilere kızmayınız. Zira onlar bizim aynamız. Bir zamanlar sağda solda mantar gibi üreyip bizleri kandıranlar da bizim aynamız. Hepimiz aklımız başında olsa ve cehalet ile gaflet uykusunda uyumasa idik bizi aynı yollarla defalarca kandırabilir miydiler?

Bir milletin yarın, var olmasını ve bir arada olmasını sağlayan şeyler o milletin kutsal gayeleridir. Peki, bizim kutsal gayelerimiz ne? İkamet, çalışma izni, sağlık sigortası mı? Bir kere şunu herkesin bilinmesi gerekiyor ki, bizim millet olarak en kutsal gayemiz vatandır. Lakin en kutsal gayemiz olan vatan konusunda dahi her kafadan bir sesin çıktığı, fikir birliğinin olmadığı  halkın birliğinden söz edilebilir mi? Böyle kutsal ve var olmamızı sağlayacak gayede fikir birliğinden yoksun bir milletin, halkın çatı yapısı olabilir mi? Bir kere çatı dediğimiz kuruluşların varlık amacı ne? Başlatmış bir propaganda ki, çatı yapı, büyük gücü var ve resmi bir kuruluş. Azizim gayeyi besleyen onu yaşatan, gayesi uğrunda mücadele veren ve onu gelecek nesillere devreden millettir. Kuruluşlar milleti bir arada tutmak için değil mücadeleyi yürütmek için bir araçtır.  Her hangi bir fikri savunmak, o fikir, ideoloji düzleminde bir araya gelmek için resmi kuruluşlara ihtiyaç yoktur. Bugün kendini güçlü gören, resmiyim ve en büyüğüm diyen kuruluşlar ortaya bir fikir sunamıyor, üretemiyor ise onun büyüklüğünden söz edilemez. Devlet ve ya hükümet nezdinde tanındığını sağlayan imzalar ona büyüklük şöhret verdiğini düşünülüyor isek vay halimize.

Son söz: Celil Memmedkuluzade Molla Nasreddin Jurnalide Ali Bey Hüseyinzade’yi gündüz vakti elinde bir lamba ile çizer ve altına ''adam aramaktayım'' yazar. Hal şimdide öyle. Keza Memmedquluzade bugün hayatta olsa yine aynı resmi çizerdi.

Orhan Ulfanov